Kûfe'de bâzı kimseler, Dâvud-i Tâî “rahmetullahi aleyh” hazretlerine gelerek "Bize nasîhat eder misiniz?" dediler.
Büyük velî;
"Ömür, büyük sermâyedir; onu boşa harcamayın. En güzel iş, İslâmiyeti iyi öğrenmek, öğretmek ve bu bilgisiyle amel etmektir" buyurdu.
● ● ●
Bir sohbetinde;
"Kabirdekiler, dünyâda işledikleri günahlar için, kabirlerinde acı azap çekiyorlar" buyurdu.
Ağlamaya başladı!
Ve gözyaşları aktı!
Sözüne devamla;
"Şu anda, mevtâlar kabirlerinde, işledikleri günahlar için büyük ‘pişmânlık’ içindedirler. Bugün yaşayanlar da yarın ölünce, çok pişmân olacak ve ‘âh, keşke hiç günah işlemeseydim’ diyecekler” buyurdu.
● ● ●
Bir gün de bu zâta;
"Müslüman kime denir efendim?" diye sordular.
Büyük velî;
"Îmân edip de kendini İslâmiyete uyduran, Müslümandır. İslâmiyeti kendi arzusuna uydurmak isteyen, Müslüman değildir" buyurdu.
● ● ●
Bir gün de; "Rabbimden üç şey istedim. Dünyâya hiç rağbet etmeyeyim. Namazlarımı O’nun beğendiği gibi kılayım. Ve şehitlik rütbesine kavuşayım" buyurdu.
Abdüllatif Uyan'ın önceki yazıları...