"Önce İslâmiyeti öğren!"

A -
A +

Siirt'te medfun bulunan evliyâdan Şeyh-ün-Neccâr hazretleri, bir gün, tasavvufa girmek isteyen bir gence; - Evlâdım, her şeyden önce İslâmiyeti öğren, buyurdu. Kıyâmet günü herkese İslâmiyetten sorulacak, tasavvuftan sorulmayacaktır. Ve ekledi: - Cennete girmek, Cehennemden kurtulmak da İslâmiyete uymakla olur. Şöyle devam etti: - Bütün Peygamberler, herkesi İslâmiyete çağırmıştır. Kurtuluş yolu İslâmiyettir. Derin bir nefes aldı. - Din düşmanlarının dîne saldırarak, İslâm kitaplarını yok ettikleri, Müslüman yavrularını aldattıkları bir yerde Allahü teâlânın emirlerinden bir tânesinin yapılmasına sebep olmak, binlerle altın lira sadaka vermekten daha sevaptır. Delikanlı merak etti: - Hikmeti ne efendim? - Çünkü bu ufak iş, Peygamberlere uymak, onların tebliğ vazîfesine ortak olmaktır. Ve daha açıkladı: - Ayrıca İslâmiyetin meydana çıkmasına çalışmak, nefsin istemediği bir şeydir. Buna çalışan, nefsiyle cihâd etmiş olur. Hayrât yapmak ise, nefsin hoşuna gidebilir. Genç sordu: - Parayı, İslâmiyetin yayılması için harcarsak efendim? - Evet, bu maksatla para sarf etmek, çok kıymetlidir, buyurdu. Bu niyetle az bir şey vermek, bu niyet olmadan sarf edilen milyonlardan aşağı değildir. Bir kalpte iki sevgi Bir gün de talebesinden biri; - Hocam, geçenki sohbette; "Bir kalpte iki sevgi olmaz" buyurmuştunuz. Bunu açıklar mısınız, diye arz etti. Cevaben; - Evlâdım, "Allah sevgisi"yle, "Nefsin sevgisi" birbirlerine zıddır, buyurdu. Ve ekledi: - İnsan kendini severse, Rabbini sevemez. Rabbini severse, kendini sevemez. Bir kalpte, bu iki sevgi birlikte bulunamaz. Ve özetledi: - Kendini beğenmemek, Allahü teâlânın büyük ihsânıdır ki, bu hâle kavuşan, "Allah sevgisi"ne kavuşmuş demektir. > E-mail: abdullatif.uyan@tg.com.tr Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com