(Dünden devam) Nûh Nebî'nin annesi, yeni doğurduğu oğlunu mağarada bırakıp, yaşlı gözlerle dışarı çıktı. Onu Allaha emanet etti. Ağlayarak eve döndü. Oğlu mağarada kaldı. Kırk gün geçti. Melekler onu aldılar. Annesine götürdüler. O buna çok sevindi. Hazret-i Nûh, zâhirde ve bâtında çok güzel, pek mükemmel idi. Bütün güzel sıfatları kendinde toplamıştı. Şekl-i şemâili. Vücut görünüşü. Huyu ve yaratılışı Hazret-i Âdem'e benzerdi. Müminlerin sayısı azdı. Üçü beşi geçmezdi. Nûh Nebî gençliğinde çobanlık yaptı. Kavminin sürülerini otlattı. Ticâret de yaptı. Kavmin başında Dermesil isminde çok zâlim bir hükümdâr vardı. Kâbil'in soyundandı. İçki içer, kumar oynardı. Puta tapardı. İşi oyun eğlence idi. Binlerce put vardı. Her kabîlenin putu ayrıydı. Dermesil emretti. Bir puthâne yaptılar. Putları oraya topladılar. Bir de hizmetçi tuttular. Hazret-i Nûh, onların bu gülünç hallerini tasvip etmez ve onlardan uzak kalırdı. Aralarına karışmazdı. Bayramlarına da gitmezdi. Allahü teâlâ Onu, bu azgın kavme peygamber olarak gönderdi. (Devamı yarın) > www.gonulsultanlari.com Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com