Tâhâ-yı Hakkârî hazretleri, evlâd-ı Resûl'dür. Seyyiddir yâni. Henüz çocukken Onu kim görseydi; - Bu, ileride büyük bir zât olacak, derdi. Amcası Seyyid Abdullah, kendi üstadı olan Hâlid-i Bağdâdî hazretlerine bu yeğeninden bahsetti bir gün. - İstîdadı yüksektir, diye arz etti. O büyük velî de; - Bir daha geldiğinde, Onu da getir! buyurdu. Ve bir dahaki gidişinde götürdü Onu da. Mevlânâ Hâlid hazretleri, bir görmede anladı onun bir "Cevher" olduğunu. Ve kendisine; - Abdülkâdir-i Geylânî hazretlerinin kabrine git. Ve istihare eyle! buyurdu. Seyyid Tâhâ; - Başüstüne! deyip, geldi bu nurlu türbeye. Abdülkâdir Geylânî, kabrinden çıkıp; - Ey oğlum! Benim yolum büyük ise de ehli kalmadı, buyurdu. Sen, Mevlânâ Hâlid'e git. O, bu zamânın en büyük âlimidir. Onun hizmetine gir! Eh, emri almıştı dedesinden. Sür'atle Mevlânâ'nın yanına döndü yine. Bu, öyle gelişti ki, çok iyi geldi sonu. Mevlânâ Hâlid, çok iyi ve çok çabuk yetiştirdi onu. Seksen gün kâfi gelmişti buna. Mutlak icâzetini verip, halkı irşad etmesi için gönderdi Onu Berdesur'a. Atına bindirmek için yanına geldi. Ve yaklaşıp tuttu üzengisini. Seyyid Tâhâ; - Estağfirullah! diyerek geri çekti kendisini. Binmedi ata. Lâkin hocası; - Haydi bin, buyurdu. Bir zamanlar dağdan taş toplatıp dergâha taşıttım. Zor işlerle yordum sizi. Şimdiyse severek tutuyorum üzenginizi. "Emir, edebten üstündür" sözü gereğince; - Peki efendim, dedi. Üzengiye basıp ata bindi. Mevlânâ Hâlid, atının dizginini tuttu bu defa. Bir müddet yürüyüp teşyî etti kendisini. Sonra dizginleri yine Ona verip; - Dizginlerin artık senin elinde. Allah yardımcın olsun, buyurdu. Ona güven, Ona sığın. Büyüklerin ruhları sığınağın olsun! > E-mail: abdullatif.uyan@tg.com.tr Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com