Osmân Gâzi "rahmetullahi aleyh"

A -
A +

Harp hiledir! "Osmân Gâzi", çok zaman Bizans tekfurlarıyla, Savaşıp gâlip geldi herbirinde onlara. Gâlip gelemeyince harplerde ona mertçe, Türlü entrikalara başvurdular nâmertçe. Meselâ tekfurlardan, evleniyordu biri. Dâveti düşündüler düğüne "Osmân Bey"i. Yarhisar tekfurunun tek kızı "Helofira", Bilecik tekfuruyla evleniyordu zîra. Dâveti, Köse Mihâl aracılığı ile, İlettiler nitekim hemen Osmân Gâzi'ye. Sordu Köse Mihâl'e Osmân Bey bunu derhâl: (Keferenin niyeti ne ola ki ey Mihâl?) O dahî cevâbında, dedi: (Benim bildiğim, Seni öldürecekler düğünde bunlar beğim.) Osmân Gâzi, düşünüp dedi ki Mihâl Bey'e: (Git de ki, memnun oldu, niyetlidir gelmeye. İşbu dâvetinize hem icâbet edecek. Hem kırk sandık dolusu hediye getirecek.) (Can baş üstüne beğim!) diyerek Köse Mihâl, Bilecik tekfuruna söyledi gidip derhâl. Tekfur çok şaşırmıştı, dedi: (Doğru mu dersin? Kırk sandık hediyeyi, o bize neden versin?) Dedi ki: (Gözlerimle gördüm ben sandıkları. Kırk hâtunla getirip, arz edecek onları.) Nihâyet sandıklarla gidecek hediyeler, Ve kırk yörük hâtunu hazır hâle geldiler. Düğün günü Osmân Bey, geldi beyaz atıyla. Hem yanında üç yağız, yiğit bahadırıyla. Az sonra kırk hâtunla, kırk sandık hediye de, Büyük kapıdan girip, durdular orta yerde. O an prensesler ve saray hiçmetçileri, Koşup karşıladılar gelen misâfirleri. İşte o an Osmân Bey gürledi tok sesiyle: "Yâ Allah! Bismillah! Allahü ekber!" diye. Bu sesi duyar duymaz o yörük hâtunları, Attılar başlarından takma tüy ve saçları. Ortaya, kırk "Osmânlı yiğidi" çıktı o an. Eğri kılıçlarını çektiler şalvarlardan. Ayrıca her sandıktan, ellerinde kılıçlar, Palabıyık "Osmânlı leventleri" çıktılar. Ortalık, ana baba gününe döndü birden. Şövalyeler, subaylar, pes etti çok geçmeden. Ele geçen ganîmet paylaşıldı orada. Esir düştü hâliyle gelin "Helofira" da. Osmân Gâzi, "Nilüfer" dedi güzel geline. Evlendirdi sonra da oğlu "Orhan bey" ile. "Şiirlerle Menkıbeler" kitap haline getirildi: Tel: 0212 432 77 94