Pa­muk ve a­teş ko­ru!..

A -
A +

Ah­med Ye­se­vî rah­me­tul­la­hi aleyh, kep­çe-ka­şık îmâl edip, on­la­rı sa­tar, pa­ra­sı­nı ta­le­be­nin ih­ti­yaç­la­rı­na kul­la­nır­dı. Yap­tı­ğı kep­çe ve ka­şık­la­rı, ken­di ökü­zü­nün "Hey­be"si­ne dol­du­rup, sa­lar­dı onu çar­şı­ya. Hay­van, her gün pa­zar ye­ri­ne gi­der, do­la­şır, ak­şam­la­rı eve dö­ner­di yi­ne. İs­te­yen, o hey­be­den is­te­di­ği­ni alıp, üc­re­ti­ni ko­yar­dı hey­be­ye. Ken­di­si, kalb­le­re ha­yât su­nan soh­bet­le­riy­le in­san­la­ra fay­da­lı olur­du. Şöh­re­ti ar­tıp ge­len­le­rin sa­yı­sı "yüz bin­ler"i aşın­ca, kö­tü ni­yet­li­ler ve ken­di­si­ni çe­ke­me­yen­ler tü­re­di. Hak­kın­da ol­ma­dık if­ti­râ­lar uy­du­rup her ta­ra­fa yay­dı­lar. Da­ha çok "Ho­ra­san"da ya­yıl­dı bu fit­ne. Ah­med Ye­se­vi haz­ret­le­ri bu­na üzü­lü­yor­du. Zî­ra o ya­lan­la­ra, bâ­zı saf Müs­lü­man­lar da ina­nı­yor, bu yüz­den tür­lü fe­lâ­ket­le­re uğ­ru­yor­lar­dı. Bü­yük ve­lî, ta­le­be­sin­den bi­ri­ne bir "Ku­tu" ve­rip; - Bu ku­tu­yu Ho­ra­san'da­ki ha­set­çi­le­re gö­tür, tes­lîm et, bu­yur­du. Ta­le­be; - Ba­şüs­tü­ne ho­cam, de­di. Ve var­dı Ho­ra­san'a. O fit­ne­ci­ler­den bi­ri­ni bu­lup, ho­ca­sı­nın em­riy­le gel­di­ği­ni söy­le­di ve ce­bin­de­ki ku­tu­yu çı­ka­rıp koy­du önü­ne. Ha­set­çi­ler, bir ha­ber­le ora­ya top­lan­dı­lar. Hep­si de ku­tu­yu me­rak edi­yor­du. İçin­de ne var­dı aca­ba? Me­rak ve he­ye­cân­la aç­tı­lar. İçin­de­ki­ni gö­rün­ce hay­ret­ten do­na­kal­dı­lar. Zî­ra ku­tu için­de, bir mik­tar "Pa­muk", pa­mu­ğun üze­rin­de de ya­nar va­zi­yet­te kıp­kı­zıl bir "ateş ko­ru" du­ru­yor­du. Bir müd­det ko­nu­şa­ma­dı­lar. Hep­si­nin baş­la­rı öne eğil­di. Yap­tık­la­rı­na piş­man ol­du­lar. Ve top­la­nıp hu­zû­ru­na git­ti­ler bu "bü­yük ve­lî"nin. Özür di­le­yip, sâ­dık bi­rer ta­le­be­si ol­du­lar hep­si de. >> E-mail: abdullatif.uyan@tg.com.tr Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com