Behâeddîn-i Buhârî hazretlerinin her hâli sünnet-i seniyyeye tam uygun idi. Meselâ Resûlullah Efendimiz, bir gün eshâbı ile ekmek pişirmişlerdi tandırda. Sahâbeden her biri hamurunu alıp, eliyle kızgın tandıra yapıştırdı. Efendimiz "aleyhisselam" da mübârek eline hamur alıp, yapıştırdı tandırın sıcak gövdesine. Bir müddet bekleyip, sonra aldılar tandırdan. Bütün hamurlar pişmişti. Ama biri hariç. Resûlullahın "aleyhisselam" hamuru olduğu gibi duruyordu. Çünkü Onun mübârek eli her neye temas etse, dünyada da, âhirette de o şeyi ateş yakmaz. Behâeddîn-i Buhârî hazretleri de Resûlullahın bu sünnetine uymak için bir gün tandır başına geldi bâzı talebesiyle. Her biri, ellerine biraz hamur alıp, yapıştırdılar kızgın tandıra. Bu büyük velî de hamurunu yapıştırdı. "SÜNNETE UYDUK" Az bekleyip, sonra aldılar tandırdan. Biri hâriç, bütün hamurlar pişmişti. Pişmeyen hamur, bu büyük velînin hamuruydu. Bunu görünce; - Çok şükür, bunda da sünnete uyduk, buyurdu. *** Kıymetli okuyucularım... Yaklaşık 30 yıldan beri, gerek "Şiir halinde" ve gerekse "Nesir olarak" gazetemizde yayınlanmış olan menkıbelerin tamamı, "6000"den fazla olup, www.gonulsultanlari.com isimli siteye konulmuş ve site yayına girmiştir. Bilgilerinize sunar, hayırlı günler dilerim efendim. Saygılarımla. A. U.