Resû­lul­la­ha â­şık­tı...

A -
A +

Mes­cid-i Ne­bî in­şâ edi­lin­ce, hut­be oku­mak için min­ber yok­tu ön­ce­le­ri. Bir "Hur­ma kü­tü­ğü" var­dı mes­cid için­de. Adı Han­nâ­ne. En­te­re­san­dır, bu kü­tük can­sız­dı ama âşık­tı Re­sû­lul­la­ha. Efen­di­miz "aley­his­se­lam", bu hur­ma kü­tü­ğü­ne da­ya­nıp da okur­du hut­be­yi. Son­ra bir min­ber ya­pıl­dı ki, üç ba­sa­mak­lıy­dı. Ve ilk cu­ma gü­nü gel­di. Efen­di­miz "aley­his­se­lam" hut­be oku­mak için bu min­be­re çık­tı­lar. Tam hut­be­yi oku­ya­cak­lar­dı ki, o ku­ru kü­tük­ten bir ga­rip ses­ler gel­me­ye baş­la­dı. Cüm­le es­hab dik­kat ke­sil­di­ler. Ses, hur­ma kü­tü­ğün­den ge­li­yor­du. Ve ağ­la­ma, in­le­me ses­le­riy­di bun­lar. Evet, hur­ma kü­tü­ğü ağ­la­yıp in­li­yor­du. Zi­ra da­ya­na­ma­mış­tı Re­su­lul­la­hın ay­rı­lı­ğı­na. Ağ­la­ma ses­le­ri ke­sil­me­yin­ce, Efen­di­miz min­ber­den inip, o kü­tü­ğü şef­kat­le ok­şa­dı­lar. Anın­da ke­sil­di ağ­la­ma­sı. Re­sû­lul­lah "aley­his­se­lam" es­hâ­ba dö­nüp; - Ey es­hâ­bım, inip de onu ok­şa­ma­say­dım, kı­yâ­me­te ka­dar böy­le ağ­la­ya­cak­tı, bu­yur­du­lar. Son­ra o kü­tü­ğe ses­le­nip; - Se­ni, is­ter­sen bah­çe­ye di­ke­yim. Ye­ni­den dal bu­dak sal. İs­ter­sen Cen­ne­te di­ke­yim. Al­lah dost­la­rı ye­sin mey­ve­le­rin­den, bu­yur­du­lar. Ku­ru kü­tük­ten ce­vap gel­di: - Be­ni Cen­ne­te di­kin yâ Re­sû­lal­lah! Efen­di­miz "aley­his­se­lam" bu ce­va­bı işi­tin­ce; - Âhi­re­ti dün­yâ­ya ter­cih et­ti, bu­yur­du­lar. Cüm­le es­hab duy­du­lar bu se­si. Bu, bir mû­ci­ze idi. El­bet­te ki Al­la­hü teâ­lâ her şe­ye ka­dir­dir. Di­ler­se, ta­şa da li­san ve­rir, bir ku­ru kü­tü­ğe de. Es­hab çok duy­gu­lan­dı­lar o gün. Göz­yaş­la­rıy­la uzun sü­re ağ­la­dı­lar... www.gonulsultanlari.com Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com