(Dünden devam) Peygamber Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) vefat edince, Eshab-ı kiramın (aleyhimürrıdvan) aklı başından gitti. Mescidde ağlaşmaya başladılar. Şaşkın halde idiler. Hiç inanamıyorlardı. Hazret-i Ömer, Peygamberimiz'in mübarek vücud-u şeriflerinin huzuruna geldi, mübârek yüzünün örtüsünü yavaşça açtı, baktı ve; "Resulullah bayılmış, fakat baygınlığı çok ağır" dedi. Sonra yüzünü örttü. Edeble dışarı çıktı. Ve eshab-ı kirama; "Her kim, Resulullah öldü derse, kılıcımla boynunu vururum" dedi. Hazret-i Ebu Bekr ve Hazret-i Abbas bu konuda Eshab-ı kiramla konuştular. Hazret-i Abbas: "Ey insanlar! Ey Resulullahın Eshabı! Efendimizin, sağlığında; 'Ben vefat etmeyeceğim' dediğini duydunuz mu?" diye sordu. Eshab-ı kiram da; "Duymadık" dediler. Hazret-i Abbas, Hazret-i Ömer'e dönerek "Ya Ömer, bu hususta senin bildiğin bir şey var mıdır?" deyince, Hazret-i Ömer "yoktur" dedi. Hazret-i Abbas; "Pekâlâ" dedi. Ve ortaya çıkıp; "Hiç kimse, Peygamber Efendimiz'in ölmeyeceğini söyleyemez. Allahü teâlâya yemîn ederim ki, Resulullah ölümü tatmış bulunuyor" dedi. Kimsede çıt yoktu. Hazret-i Abbas; "Allahü teâlâ, Resulü için mealen; 'Muhakkak sen de öleceksin, onlar da öleceklerdir. Hepiniz Rabbinizin huzurunda muhakemeye duruşacaksınız' buyurdu" dedi. Onlara bunu hatırlattı. (Devamı yarın) > www.gonulsultanlari.com Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com