Halîfe hazret-i Ömer radıyallahü anh, bir gün Selmân-ı Fârisî hazretlerini çağırıp; "Seni İran'a vâli tâyin ettim. Hemen git vazîfeye başla. Ama Resûl-i ekrem'in yolundan zinhâr ayrılma!" buyurdu. Selmân-ı Fârisî; Başüstüne! dedi. Ve hemen gidip başladı vazîfeye. Ancak bir ara ağrı sardı vücûdunu. Tabip "Şam kilimi" kullanmasını tavsiye edince bir tâne alıp serdi evine. Ama dedikodu çıktı: "Duydun mu vâliyi?" "N'olmuş vâliye?" "İnsanlar ekmek bulamazken, O Şam kilimleriyle donatmış evini. Olur mu bu?" Halîfe de bunu işitti. Ve çağırdı kendisini. Maksadı, hakîkati öğrenmekti. Selmân-ı Fârisî hazretleri Medîne'ye gelip Halîfenin huzuruna çıktı. Halîfe sevgiyle karşıladı: "Buyur yâ Selmân." "Beni emretmişsin." "Evet yâ Selmân! Senden şikâyet var. Nedir o Şam kilimi meselesi, anlat!" Hazret-i Selmân; "Arz edeyim" dedi. Ve şöyle anlattı: "Ey Halîfe! Vücûdumu bir ara ağrı sarmıştı. Doktor; "Şam kilimi kullan" dedi. O kilimi işte bu sebeple alıp sermiştim." Hazret-i Ömer; "Peki yâ Selmân! Sen de benim bir kusûrumu biliyorsan söyleyiver" dedi. Hazret-i Selmân; "Estağfirullah" dedi. Ardından; "Emriniz üzerine arz edeyim ki, zât-ı âlînizin iki kat elbisesi varmış. Halbuki Resûlullahın tek elbisesi olduğu sizce de mâlumdur" dedi. Hazret-i Ömer; "Doğru" dedi. Ve ekledi: "Evet yâ Selmân! Vaktiyle iki elbisem vardı. Ama birini bir muhtaca verdim ve; "Yâ Rabbî, beni Resûlullahın yolundan ayırma!" diye duâ ediyorum" buyurdu. > www.gonulsultanlari.com Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com