Rumeli'nin fethi...

A -
A +

Orhan Gâzi'nin oğlu, yiğit "Süleymân Paşa", Başladı Rumeli'de fütûhât ve savaşa. Yaptığı akınlarla, bölgeyi hemen hemen, Osmânlı toprağına katıverdi tamâmen. Marmara kıyıları, tâ "Tekirdağ"a kadar, Alınınca, Bizans'ı bir telâş sardı tekrar. Osmânlı'yı bölgeden çıkarmak gâyesiyle, Görüşme talep etti kayser, Orhan Gâzi'yle. Orhan Gâzi, cevâben gönderdi ki bir haber: (Aldığım topraklardan çekilmemizi eğer, İstiyorsa, bilsin ki, mümkün değil bu aslâ. Görüşmemize dahî lüzum yok bu hususta.) Balkan devletleriyle o dahî bir ittifak, Aradıysa da, lâkin olamadı muvaffak. Binüçyüz ellibeşte, tahttan da indi hattâ. Yerine, "Yuannis" nâm birisi geçti tahta. Yeni kral, çok iyi biliyordu ki, elbet, Türkler, Gelibolu'da, kurdu tam hâkimiyet. Buna karşı koymak da hiç mümkün değil diye, Çalıştı Orhan Bey'le hep iyi geçinmeye. "Orhan Bey"se, durmuyor, fetihler yapıyordu. Bölgedeki nüfûzu, gün be gün artıyordu. Oğlu Süleymân Paşa, Trakya'ya geçerek, Fethetti oradaki şehirleri tek be tek. "Malkara"yı, "Keşan"ı, sonra aldı "Çorlu"yu. Fethetti neredeyse bütün "Gelibolu"yu. Aldığı bu yerlere, sonra Anadolu'dan, Türk-islâm nüfûsunu getirtip etti iskân. Ordaki Hıristiyan yerli ahâliye de, Bulundu fevkalâde iyi muâmelede. Din ve mezheblerinde verilip bir serbestî, Sağlandı cümlesinin mal ve can emniyeti. Geldi bir sulh ve sükûn o Hıristiyan halka. Kavuştular böylece bir huzur ve râhata. Orhan Gâzi'nin oğlu "Süleymân Paşa", yine, Devam ediyordu ki işbu fetihlerine, Binüçyüz ellidokuz senesinin başında, Ayrıldı bu dünyâdan henüz "kırk üç" yaşında. O vefât ettiyse de bu genç yaşında, fakat, Durmadı bir an bile Rumeli'de fütûhât. Kardeşi "Gâzi Murat Bey" geçerek yerine, O devam etti artık fetih hizmetlerine. Oğlu Süleymân Paşa, ayrılınca dünyâdan, Orhan Gâzi, fazlaca mükedder oldu bundan. Ve hattâ hastalanıp, yatağa düştü artık. Ve binüçyüz altmışta şiddetlendi hastalık. Seksenbir yaşlarında bulunuyordu o an. Vefât edip o dahî ayrıldı bu dünyâdan.