Sa­levât o­ku­ma­nın fazî­le­ti

A -
A +

Bü­yük velî­ler­den Nasr bin Ab­dür­rez­zak haz­ret­le­ri, bir gün şu­nu an­lat­tı sev­dik­le­ri­ne: Kâ­be­-i şerîf­te de­vam­lı sa­levât­-ı şerî­fe o­ku­yan bi­ri­ni gö­rüp; - Ar­ka­daş, sen ni­çin dur­ma­dan sa­levât o­ku­yor­sun? di­ye sor­dum. ­Şöy­le an­lat­tı: ­Vak­tiy­le ba­bam­la i­ki­miz, bir se­fe­re çık­mış­tık. ­Yol­da ba­bam ve­fat et­ti. A­ma ö­lür öl­mez yü­zü sim­si­yah ol­du. ­Ben bu­na çok ü­zü­lüp ağ­la­ma­ya baş­la­dım. ­So­nun­da yo­ru­lup u­yu­ya­kal­mı­şım. ­Rüyâm­da çok nur­lu bir mü­ba­rek zat gel­di ya­nı­mı­za. ­Mü­ba­rek e­liy­le ba­ba­mın yü­zü­nü sı­ğa­yın­ca, o si­yah­lık git­ti. ­Çok se­vin­dim. O zat tam gi­di­yor­du ki e­te­ği­ne ya­pı­şıp; - Siz kim­si­niz e­fen­dim? di­ye sor­dum - Ben se­nin Pey­gam­be­ri­nim, bu­yur­du. İ­na­na­ma­dım ve; - Bu, ne nî­met yâ Resû­lal­lah. Ba­bam, bu nî­me­te ne i­le ka­vuş­tu? di­ye sor­dum. - Ba­ban gü­nahkâr bi­riy­di. A­ma ba­na çok sa­levât o­kur­du. O­nun i­çin im­da­dı­na gel­dim, bu­yur­du. O sı­ra­da u­yan­dım. ­Ba­ba­mın yü­zü nur gi­bi par­lı­yor­du. O gün­den î­ti­ba­ren hep böy­le sa­levât o­ku­rum iş­te. ­ DİN, KİM­DEN ÖĞ­RE­Nİ­LİR? Bu zat, bir gün sev­dik­le­ri­ne; - Dî­ni­miz­den bir ke­li­me öğ­re­nip öğ­ret­mek, bin ke­re na­fi­le hac­ca git­mek­ten da­ha çok se­vap­tır, bu­yur­du. - Dî­ni­mi­zi ne­re­den öğ­re­ne­lim? de­di­ler. - Ger­çek din â­lim­le­rin­den. - On­lar kim­ler­dir e­fen­dim? - Ehl­-i sün­net â­lim­le­ri'dir ki, on­lar sa­de­ce nak­le­der, ken­di ka­fa­la­rın­dan bir şey söy­le­mez­ler. Ka­fa­sın­dan söy­le­yen ve ya­zan­lar, din â­li­mi de­ğil, din hır­sız­la­rı­dır. ­Şöy­le bi­tir­di: - Dî­ni­ni, "ehl­-i sün­net â­lim­le­ri"n­den ve­ya on­la­rın ki­tap­la­rın­dan öğ­re­nen­ler kur­tu­la­cak­tır â­hi­ret­te. E-mail: abdullatif.uyan@tg.com.tr Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com