Sakal-ı şerif hürmetine...

A -
A +

Ebül Abbas Seyyari hazretlerinin "rahime-hullahü teâlâ" babası ölünce, büyük bir servet kalmıştı kendisine. Ama O, Resulullahın "aleyhissalâtü vesselâm" iki telcik "sakal-ı şerifi"ni alabilmek için servetinin tamamını vermiş, elinde hiçbir şey kalmamıştı. Ama "manevi servet"e kavuşmuştu bu defa. Onun bereketiyle tövbe nasib oldu kendisine. Peşinden Ebu Bekr-i Vasıti hazretlerinin "rahime-hullahü teâlâ" sohbetine kavuştu ki, bu nimet yanında o büyük servetin hiç kıymeti yoktu onun nazarında. Bütün bunlar, bu sakal-ı şerif'in hürmetine nasib olmuştu kendisine. BİRİNCİ VAZİFEMİZ Bir gün bazı dostları; - Bir mümine, en fazla lazım olan ameller nedir efendim? diye sordular bu zata. Cevabında; - Hak teâlâ biz kullara ne emrettiyse, onlara titizlikle uymalıdır, buyurdu. Ve ekledi: - Her müminin birinci vazifesi budur. Bu babta az ihmali olanın, yarın mahşer gününde hali yaman olur. Şöyle devam etti: - Emir ve yasaklara uymakta, az gevşeklik yapanlar, mahşer günü çok pişman olacaklardır. Çünkü emirleri yapmak ve haramlardan kaçınmak, Allah'ın emridir, yani "farz"dır. Müslümanın yapması gereken ikinci mühim şey, salih kullarla birlikte bulunmaktır. Sordular: - Salih kullar kimlerdir efendim? - Ehl-i sünnet âlimleri ve evliya zatlardır. Kim bu büyüklerin sohbetine devam ederse, "doğru iman"a ve "ihlas"a kavuşur. Çünkü onlar, Allah'ın müttaki kullarıdır. Onlarla bulunanlar, fasık ve şaki olmazlar. Şöyle bitirdi: - Allah adamlarının, bir şefkatli nazarı, kalbteki karartı ve pasları temizler. "Salihler sohbeti"ne devam edenlerin gönüllerine ilahi feyiz ve ilham dolar.