"Sen, o zâtın oğlu olasın da!.."

A -
A +
Ahmed Mekkî Efendi anlatır:
Ben, gençliğimde Van'da ilim okuyordum.
Bir gün dersi bırakıp bahçede geziniyordum.
Yaşlı bir tanıdığım beni gördü.
Yanıma geldi.
Ve kulağıma eğilip;
“Sen, Abdülhakîm Efendi'nin oğlu olasın da, içerde ders yapılırken, buralarda vakit geçiresin, yazıklar olsun sana!’ dedi.
Utandım, mahçup oldum!
Haklıydı çünkü.
Bu söz, bana öyle tesir etti ki, o günden sonra kendimi tam ilme verdim.
Ne zaman gevşeklik yapacak olsam, o ihtiyarın sözünü hatırlar, derslerime sarılırdım.
Allah ondan râzı olsun.
Nûr içinde yatsın.
Yıllar geçtiği hâlde, o zâtı rahmetle anıyor, rûhuna Fâtiha gönderiyorum.
● ● ●
Yine o anlatıyor:
Bir gün Peygamberimiz, birini namaz kılarken, namazın ahkâm ve erkânına tam riâyet etmediğini, rükûdan kalkınca, dikilip durmadığını ve iki secde arasında oturmadığını gördü.
Yanına gidip;
“Eğer namazlarını hep böyle kılıp da ölürsen, kıyâmet gününde, sana benim ümmetimden demezler” buyurdu.