"Sen şimdi 'Lâ havle' oku!"

A -
A +
Bir gün de müftülükte bir hâdise olmuştu. Benimle ilgili olmalı ki üzülmüştüm.
Nihâyet akşam oldu.
Birlikte vapura bindik.
Ekserî vapurun altına iner, orada otururduk.
O, öyle isterdi.
O günkü hâdiseden dolayı moralim bozuktu.
Üzüntüm devam ediyordu.
Suratım da asıkmış gâliba.
Bir ara bana bakıp;
"Abdüllatîf! Sen şimdi on defâ 'Lâ havle velâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azîm' de, ferahlarsın" buyurdu.
"Peki" dedim.
Ve okudum.
Onun emriyle okuduğum için midir bilmiyorum, moralim düzeldi.
Ferahladım.
? ? ?
Bir gün kendisine;
"Efendim, insanlar neden ölmek istemez?" diye sordum.
Cevâbında;
"Çünkü o insanlar dünyâlarını mâmur, âhiretlerini harâb ettiler. İnsan, mâmur yerden harap bir yere gitmek ister mi?" dedi.
? ? ?
Bir gün de bir evde oturuyorduk.
Ahmet Mekkî Efendi de vardı.
Bir genç nasîhat istedi.
Ona sevgiyle bakıp;
"Evlâdım! Dost düşman, herkesi güler yüz ve tatlı dille karşıla. Hiç kimseyle münâkaşa etme, herkesin özrünü kabul et. Kabâhatlerini affedip zararlarına karşılık yapma" buyurdu.