Abdülhakîm Efendi, Van'da yetişen büyük âlim ve evliyâdandır. Talebesinden biri şöyle anlatıyor: Bir gün, Efendi Baba ile câminin önünde oturuyorduk. "Dilsiz" bir çocuk getirdiler huzuruna. On-oniki yaşlarındaydı. Ama hiç konuşamıyordu yavrucak. Anne babası yıllarca çâre aramış, ama bulamamışlar bir türlü. Nihayet o yere Abdülhakim Arvâsî adında bir "Evliyâ zat"ın geldiğini duyunca, çocuğu kapıp acele getirmişler. Babası, çocuğu gösterip; - Efendim, bu çocuğumuz hiç konuşamıyor, diye arz etti. Efendi, çocuğa şefkatle baktı. Sonra mübarek eliyle başını okşayıp; - Senin adın ne bakayım? diye sordu. Fakat o da ne? Çocuk konuşuyordu. - Adım Ahmed'dir, dedi güzelce. İlk defa böyle konuşmuş meğer. Annesiyle babası, gördüklerine inanamıyor, sevinçlerinden ne yapacaklarını, ne diyeceklerini bilemiyorlardı. Ben de çok duygulanmıştım. Teşekkür edip ayrıldılar. Baktım, ikisi de ağlıyordu giderken. Yum gözlerini Abdülhakîm Efendi'nin yıllarca özel hizmetini yapmakla şereflenen Şâkir Efendi de şöyle anlatıyor: "Efendi Baba" ile bir velînin kabrini ziyarete gittik bir gün. Zeynep Kâmil'de, "Abdülfettâh-i Akrî" hazretlerinin kabrine. Böyle büyük zatların ziyaretinde çok edebli davranırdı mübarek. Ayakkabılarını, tâ kabristanın dışında çıkarırdı mesela. O gün de öyle yaptı. Kabristana çorapla girdi. Sonra bana dönüp; - Gözlerini yum. Ve ne gördüğünü bana söyle, buyurdu. Yumdum. Uzun boylu, gayet heybetli, esmer, ama çok nûrâni bir zat belirdi karşımda. Arz ettim. - Evet. Tıpkı söylediğin gibidir, buyurdu. Ve ekledi: - O, İstanbul'daki en büyük üç evliyâdan biridir. > E-mail: abdullatif.uyan@tg.com.tr Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com