Alaeddin-i Attar hazretleri "rahime-hullahü teâlâ", bir gün talebesiyle sohbet ediyordu ki, bir ara sohbeti kesip; - Siz mi beni buldunuz, yoksa ben mi sizi? diye sordu talebelere. Talebeler; - Biz fakirler sizi bulduk efendim, dediler. O zaman; - Peki, bulun beni öyleyse! buyurdu. Ve bir anda kayboldu gözden. Göremiyorlardı bir saniye önce karşılarında olan hocalarını. Hata ettiklerini anladılar. Ağlayıp, yaşlar aktı gözlerinden. Büyük pişmanlık içinde; - Hata ettik efendim, affedin. Elbette ki siz bizi buldunuz, dediler. Böyle der demez gördüler yine hocalarını karşılarında. Az önceki yerinde oturuyordu. İLİM, AMEL, İHLAS Bu zat, bir sohbetinde; - İslâmiyetin dayandığı üç esas vardır, buyurdu. Bunlar, ilim, amel ve ihlastır. Sordular: - İlim'den maksat nedir efendim? - İslâmiyeti öğrenmektir. - Amel'den maksat nedir efendim? - Öğrendiklerini yapmaktır. - Ya ihlas hocam? - İhlas, samimiyet demektir. İnsan ibadetlerini ve her yaptığı işi "ihlas"la yapmalı ki, o amelin faydasını yarın mizanında görsün, buyurdu. Ve daha açıkladı: - İhlas, her işi Allah emrettiği için yapmaktır. Ve bu halis niyete, az da olsa bir "dünya menfaati" karıştırmamaktır. Şöyle devam etti: - Müminin "ihlaslı" ve "ihlassız" amelleri, mahşer günü birbirinden ayrılacak. Allah rızası için yapmadığı amellerden dolayı Rabbinin huzurunda çok mahcub olacaktır. Şöyle bitirdi: - Her nefes, insana, o ebedi hayatın ya "sonsuz saadeti"ni temin edecek, ya da hiç dayanılamayan "sonsuz Cehennem ateşi"ne götürecektir o kimseyi. www.gonulsultanlari.com Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com