Son nefes korkusu

A -
A +

Siirt evliyâsından Şeyh Türkî hazretlerine, bir gün sevdiği bir genç gelerek; - Efendim, "Son nefes"imin nasıl olacağını bilmiyor, bunun için çok üzülüyorum, diye dert yandı. Büyük velî cevaben; - Bu üzüntüden hiç kimse kurtulamamıştır, buyurdu. Allah adamları, evliyâ zatlar bile "Son nefes" korkusuyla ömür boyu ağlamışlardır. - Bu konuda ne tavsiye edersiniz hocam? - Bir Ehl-i sünnet âliminin yazmış olduğu "İlmihâl kitabı"nı gece gündüz oku evladım. Îman ve îtikadını buna göre düzelt. Âhirete îman ile gitmek, buna bağlı çünkü. Genç arz etti yine: - Bir de "Kabul olmuyordur" diye düşünerek, ibâdetimi aksatıyorum hocam. Büyük velî; - Çok yanlış! buyurdu. Kabul olacağını bilsek de bilmesek de, ibâdet yapıp, peşinden "istiğfâr" edeceğiz. Büyüklerimiz; "Günahınıza bir tövbe ederseniz, ibâdetlerinize bin tövbe ediniz!" buyurmuşlardır. EN BÜYÜK DUA Bir gün de bir talebesi; - Hocam, duâlar ne zaman kabul olur? diye sordu. Cevabında; - Kâbe-i şerîf ilk görülünce ve bir Mümin'i görünce yapılan duâlar kabul olur, buyurdu. Onun için bir müminle karşılaşınca selâm verilir. - Neden selâm veriliyor hocam? - Çünkü "Selâmün aleyküm" en büyük duâdır. Mânâsı; "Allahü teâlâ sana dünyâda ve âhirette selâmet, iyilik versin" demektir. BEN YAPTIM! BEN ETTİM! Bir gün de; - 'Mim'li konuşmayın! Böyle konuşmak nefsânîdir, buyurdu. Ve izah etti: - Yâni hiçbir hususta "Ben yaptı(m), ben etti(m)" demeyin. Hattâ dîne hizmet etseniz bile. - Hikmeti ne? dediler. - Çünkü "dîne hizmet" etmekle biz şerefleniyoruz. Buna çok sevinip şükredelim ki, elimizden çıkmasın. Zîra bu, herkese nasîb olmayan bir nîmettir. E-mail: abdullatif.uyan@tg.com.tr Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com