Sultanlığını ilan etti

A -
A +

"Pîr İlyas" adındaki âlim orya gelince, Ve bir bir suâllere doğru cevap verince, Timur Hân'ın ordusu, geri döndü oradan. Lâkin takdîr etmişti bu âlimi "Timur Hân". Böyle yüksek âlimden istifâde etmeyi, İsteyip, ülkesine düşündü götürmeyi. Ve fermân eyledi ki: (Tekrar geri gidiniz. O islâm âlimini Şîraz'a getiriniz.) Oğlu ve biraz asker, Amasya'ya gittiler. "Pîr İlyas" nâm âlimi Şîraz'a ilettiler. Abdurrahman Çelebi, yeğeniydi bu zâtın. Bu da müftîsi oldu aynı gün Amasya'nın. Peşinden "Şadgeldi Bey" oldu şehrin emîri. Toplandı yine şehrin ileri gelenleri. İstişâre sonunda, karar alıp nihâyet, "Bolu"ya gitmek için hazırlandı bir heyet. Bolu'da bekliyordu zîra "Mehmet Çelebi". Onu, şehirlerine dâvet edeceklerdi. Kendisiyle görüşüp, dediler ki: (Dinle bak. Dînimize muhâlif olan bir iş yapmamak, Yâni Hak teâlânın her yasak ve emrine, Riâyet şartı ile, emîr ol bize yine.) O dahî kabul etti bunu cân-ü gönülden. Ve Amasya'ya doğru hareket etti hemen. Şehre yaklaştığını duyup Amasyalılar, Onu, şehir dışında gidip karşıladılar. Abdurrahman Çelebi, müftîsiydi o şehrin. Karşılayıp dedi ki: (Şehrimize hoşgeldin!) Sonra da hatırlatıp alınan o kararı, Dedi: (Hak teâlânın emir ve yasakları, Ne ise, ona göre hareket edeceksin. Fakir ve fukarâyı görüp gözeteceksin. İşte bu şartımızı kabul edersen eğer, Buna uyacağına şimdiden bize söz ver.) O yine kabul etti bunu memnûniyetle. Onun da düşüncesi, böyle idi elbette. Böylece Amasya'ya yerleşerek o zaman, Hemen sultânlığını îlân etti oradan. Onyedi yaşındaydı kendisi bu aralık. "Çelebi Sultân Mehmet" dediler ona artık. Lâkin kardeşleri de her biri, bilvesîle, Kendi sultânlığını îlân etmişti bile. "Süleymân Çelebi" ki, Edirne'deydi o an. Orda sultânlığını etmişti halka îlân. "İsâ Çelebi" ise, Bursa'daydı o saat. O da, bu havâlide dâvâ etti saltanat. "Mûsâ Çelebi" dahî Kütahya'daydı o an. O da, sultânlığını orada etti îlân...