Abdülkâdir-i Geylânî hazretleri zamanında Bağdat'ta bir taun hastalığı yayılmıştı. Her gün, yüzlerce insan ölüyordu. Bağdat'ın ahalisi, Gavs-ül azama gelip; - Efendim, bize bir yol gösterin, mahvolduk, dediler. Cevabında; - Bu illetin şifâsı, medresemizin önündeki otlarda vardır, buyurdu. Gerçekten şifâ oldu o otlar. Ancak otlar bitmişti. Tekrar bu büyük Velî'ye gelip; - Efendim, otlar iyi geldi ama malesef ahâlinin hepsine kâfi gelmedi. Şimdi ne yapalım? dediler - Avlumuzdaki çeşmenin suyundan içenler de, şifâya kavuşurlar, buyurdu. Gerçekten o sudan kim içtiyse kurtuldu taundan. Herkes şifâya kavuşmuştu. Bir gün de sohbetinde; - Bir insan ihlâsla ibâdet ederse, cenâb-ı Hak onun dünyada işlerini kolaylaştırır, kabirde ona acır, âhirette affeder, buyurdu. Sordular: - Ya ihlâsı kaybedersek efendim? Buyurdu ki: - O zaman çok sıkıntı çekeriz âhirette. KENDİ HATÂNIZI GÖRÜN Bir gün de; - Başkalarının hatâ ve kusurlarını araştırmayalım. Kendi kusurlarımıza bakalım, buyurdu. Sonra cemaate dönüp; - Niçin? diye sorun bakalım, buyurdu. - Niçin efendim? dediler. Buyurdu ki: - Çünkü başkasının günahından biz mesul değiliz. Bize, bizim günahlarımız sorulacak. www.gonulsultanlari.com Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com