Taklidini yaptı, ama...

A -
A +

Bağdat'ta bir kişi Mevlana Halid-i Bağdadi hazretlerine düşmanlık besliyor, her fırsatta düşmanlığını belli ediyordu. Bir gün de taklidini yaparak alaya aldı bu büyük zatı. Ama kendine yapmıştı aslında. Eden kendine eder, buyurulmuş ya. Cezası gecikmedi. Durup dururken aklını oynatıp cinnet geçirdi. Sebebini tahmin eden yakınları, bu zata koşup; - Efendim, ne olur affedin, diye yalvardılar. Yine merhamet edip, affetti. O, Peki affettim, dediği anda adam iyileşti tamamen. Bin pişmandı yaptığına. Hemen gidip özür diledi. Ve talebesi olmakla şereflendi. HÜSNÜZAN ESASTIR Bir gün Müslümana hüsnüzan etmek lazım geldiğini anlatıyordu ki, dinleyenlerden biri; - Efendim, bir kimseyi meyhaneden çıkarken görsek, yine mi hüsnüzan edeceğiz? diye sordu. Cevaben; - Evet, buyurdu. - Nasıl hüsnüzan edeceğiz efendim? - Orada bir işi vardı, diye düşüneceksiniz. - Ağzı şarap kokuyorsa efendim? - Dişi ağrıyordur, ilaç diye sürmüş, diyeceksiniz. - Yürürken sallanıyorsa efendim? - Ayağı uyuşmuştur belki. - Ya peltek peltek konuşuyorsa efendim? - Hasta olmuş olabilir. - Yani illa ki hüsnüzan mı edeceğiz hocam? - Evet. Dinimizde Müslümana hüsnüzan esastır. Hatta bir Müslümanın bir sözünden, doksandokuz küfür mânâsı çıksa, sadece biri imanlı olduğunu gösterse, imanlı olduğuna hükmedilir.