Hazret-i Âdem Hazret-i Cibrîl'e; "Beni nereye götürürsün?" diye sordu. O da cevâben; "Halk olunduğun yere" dedi. Bu cevabı aldı. Pek çok ağladı. Meleklere dönüp; "Esselâmü aleyküm ey melekler! Sizden ayrılıyorum. Lâkin bir istirhâmım var. Benim için 'kasten yaptı' demeyin. 'Unuttu' deyin" buyurdu. Hazret-i Cebrâil Onu aldı. Serendib dağına indirdi. Hazret-i Havvâ'yı Cidde'ye. Kendisi semâya yükseldi. Hazret-i Âdem ağlayıp; "Ey Cebrâil, bu mihnet diyârında beni koyup gidersin. Tekrâr ne gün gelirsin?" dedi. Hazret-i Cebrâil; "Biz melekler Hak emrinden çıkmayız" dedi. Ve gözden kayboldu. Âdem Nebî mahzun oldu. Mihneti fazlalaştı. Devamlı ağlıyordu. Gözyaşları çağlıyordu. O yaşlardan dereler hâsıl oldu. Kuşlar gelirlerdi. O sudan içerler; "Bundan daha lezzetli su görmedik" derlerdi. Hak teâlâ kurda kuşa; "Âdem'in hâtırını sormaya gidiniz. Kendisini tesellî eyleyiniz!" diye emretti. Grup grup geldiler. Önünde saf tuttular. O ise hep ağlıyordu. Başını kaldırıp da onlara bakmıyordu... www.gonulsultanlari.com Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com