Un hiç azalmadı

A -
A +

Behaeddin-i Buhari hazretlerinin bir talebesi şöyle anlatıyor: Hocamız bir gece bize teşrif etmişti. Yanında bir grup talebesi de vardı. Onlara yemek ikram etmek istedim. Ancak birazcık "Un"dan başka bir şeyimiz yoktu evimizde. Huzurlarına varıp, durumu arz ettim. - O unu yanıma getir, buyurdu. Koşup getirdim. Ona bir nazar edip; - Hak teâlâ, ununa bereket versin, buyurdu. Ve tembih etti: - Ama gizle bu sırrı, söyleme başkasına. - Peki efendim, dedim. Ve her gün korkmadan kullandım o unu. Gerçekten "Un"a bir bereket gelmişti. O kalabalık misafirler, evimizde "iki ay" kaldılar da yine hiç azalmadı o unumuz. Bir gün, dalgınlığıma geldi. İfşa ettim bu sırrı başkasına. O günden itibaren un azalmaya başladı. Ve tükendi nihayet... VERMEK, ALTINDAN KIYMETLİ Bu zat bir gün sevdiği bir gence; - Evladım, dünyada "altın"dan daha kıymetli bir şey var. O nedir, biliyor musun? diye sordu. Delikanlı düşünmeye başladı. Ve saydı aklına gelenleri. - Zümrüt mü hocam? - Hayır. - Elmas mı efendim? - Değil. - Merak ettim efendim. Neymiş o altından kıymetli olan şey? Büyük velî; - O altını başkasına vermektir evladım. "Vermek", bu kadar kıymetlidir dinimizde. Unutma, veren aziz olur, alansa zelil, buyurdu. Ve ekledi: - Peygamber Efendimiz, Eshab-ı kiram ve din büyükleri hep vermişler ve hatta vermekten "zevk" almışlardır. > www.gonulsultanlari.com Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com