Kâfirler, bir Cin'in başkanlığında müminlere saldırmışlardı. Lâkin o Cin, Muînüddîn-i Çeştî hazretlerini görünce titremeye başladı. Rüzgârda sallanan yaprak gibi. Sonra gelip hürmetle kapandı ayağına. Ve "îman"la şereflendi. Diğerleri şaşırdılar. Dönüp, haber verdiler bu hâli hükümdâra. Hükümdâr müşrik idi. İnanamadı duyduklarına. O devirde sihirbâzlıkta meşhur "Ecipal" diye biri vardı ki, hükümdârın ümîdi bu sihirbazdaydı. Çok güveniyordu ona. O da, kendine güveniyordu. Hükümdarın huzûruna çıkıp; - Bu işi bana bırak! dedi. Onlar, benim sihrimin karşısında tutunamaz, giderler. Sonra topladı avanesini. Kendi de bir "Ceylân postu"na oturup, uçarak, büyük gürültülerle, bağıra çağıra geldiler. Muînüddîn-i Çeştî, müminlerin etrâfına bir "Çizgi" çizip; - Bunun dışına çıkmayınız! buyurdu. Sihirbâz geldi, yaklaştı. Ama giremedi bu daireden içeriye. O çizgiden bir milim ileri gidemiyordu. Hayretinden; - Hayır, olamaz! dedi. Ben, bir insanın karşısında nasıl mağlup olurum?!. Ama hiçbir şey yapamıyordu. Bütün sihirlerini denedi. Dağlardan, milyonlarca "Yılanlar"ı, sihir yaparak gönderdi bu müminlerin üzerine. Yılanlar, sürüler hâlinde dere tepe aştılar. Sular gibi akarak, onlara ulaştılar. Ama o "Çizgi"ye gelince zınk diye durdular. Sihirbaz şaşkındı. Hiç böyle bir şey görmemişti ömründe. Bu sihri de tutmamıştı. Başka bir sihir düşündü. Bu defa "Ateş" yağdırmayı denedi üstlerine. Ama o da tutmadı. Tek bir kıvılcım bile giremedi o "Çizgi"den içeriye. Çılgına döndü... Devamı yarın... E-mail: abdullatif.uyan@tg.com.tr Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com