"Yerin karnı acıktı!.."

A -
A +

Hazret-i Mevlânâ'nın vefatı yaklaşınca, sevenlerini bir "Firâk" heyecânı sarar. Ve bir telâş başlar evin içinde. Talebeleri yanına yaklaşır; - Efendim, siz vefât ederseniz kime tâbi olalım? diye sorarlar. Büyük velî yatağından doğrulup; - Vekîlim Hüsâmeddîn Çelebi'dir, Ona tâbi olun, buyurur. Bu defa; - Cenâze namazını kim kıldırsın? diye sorarlar. Sadreddîn-i Konevî'yi işaret eder. O anda hafif bir "Zelzele" olur. Ev halkı korkuya kapılırlar. Hazret-i Mevlânâ; - Korkmayın! Yerin karnı acıktı, yağlı bir lokma istiyor, buyurur. Vefatı yaklaşır iyice. Hazret-i Mevlânâ'nın yanında sadece Hüsameddîn Çelebi vardır ki, o esnada bir "Delikanlı" girer içeriye. Mevlânâ, onu görünce fırlar hemen yatağından. O yiğidi ayakta ve hürmetle karşılar. Sonra da; - Döşeğimi kaldır! diye emreder Hüsameddin Çelebi'ye O da derhal; - Peki efendim! der. Ve kaldırır yatağı. İyi de kimdir bu yiğit? Onu daha önce hiç görmemiştir. Çok merak eder ve yanına yaklaşıp, edeble; - Efendim siz kimsiniz? diye sorar. O yiğit de; - Ben Azrâil'im. Mevlânâ'yı Hak teâlâya dâvet için geldim, der. Bu cevabı hazret-i Mevlânâ işitip; - Ne devlet! buyurur. Hak teâlâ, beni kendine dâvet ediyor. Ölüm meleğine döner ve; - Ey Azrâil! Çabuk ol, beni Rabbime çabuk kavuştur! diye rica eder. Beş Cemâziyel-âhir, Pazar'dır günlerden. İkindi ezanları okunduğu esnada odada, "Kelime-i şehâdet" yankılanır. Ve Hazret-i Mevlânâ ayrılır dünyâdan. Rabbine varır. Gasli yapılırken; - Âşık mâşukuna kavuşmuştur! diye bir ses duyulur gâibten. Bu sesi herkes duyar. Sonra da; - Bugün, Onun bayramdır. Bundan sonra Ona korku ve hüzün olmaz artık! diye bir ses işitirler. --------- E-mail: abdullatif.uyan@tg.com.tr Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com