Yusuf aleyhisselâm

A -
A +

"O, çok iyi kimseymiş" "Yusuf aleyhisselâm", o gün kardeşlerine, Birer yük buğday verip, gönderdi yerlerine. Ve lâkin kardeşleri ayrılmadan oradan, Hizmetçiyi çağırıp, emretti ki o zaman: (Bunların verdikleri o akçeleri, yine, Gizlice koyuverin yüklerinin içine. Olur ki, evlerinde onlar bunu görürler, Bünyâmin'le birlikte, belki yine gelirler.) Hizmetçi, o parayı onlardan habersizce, Yükleri arasına koyuverdi gizlice. Velhâsıl kardeşleri, ona vedâ ederek, Yine Kenan iline döndüler sevinerek. Babalarına gelip, açmadan yüklerini, Bir bir beyân ettiler orda gördüklerini. Dediler: (Ey babamız, îtimat et ki bize, Pek güzel muâmele ettiler hepimize. Çok iyi kimse imiş, hem o Mısır Azîzi, İhsân ve ikrâmiyle çok memnûn etti bizi. O, yakın akrabâmız olsaydı bile elbet, O kadar yapamazdı bize ikrâm ve izzet.) Yâkub aleyhisselâm, onları dinleyince, Kalbi ferahladı ve memnûn oldu bir nice. Buyurdu: (O Azîz'e bir daha giderseniz, Kendisine siz benden, çok selâm söyleyiniz. Ayrıca o Azîz'e deyin ki o arada Babamız, senin için ediyor hayır duâ.) Dediler ki: (Bir haber daha var ey babamız, Üzülürsün diyerek söylemeye korkarız. Azîz, biz ayrılırken dedi ki tam o sıra: "Getirin öbür defâ Bünyâmin'i Mısır'a. Eğer getirmezseniz öbür sefer onu siz, Bilin ki, zahîreden mahrûm edilirsiniz". Ve işte ey babamız, böyle dedi o bize, İzin ver, Bünyâmin'le gidelim o Azîz'e. Zahîre getirelim yine o memleketten, Korkma, biz Bünyâmin'i koruruz her bir dertten.) Yâkub aleyhisselâm, üzüldü bu habere, Dedi: (Ben şimdi nasıl güveneyim sizlere? Vaktiyle "Yusuf"u da, böyle götürmüştünüz, Ne oldu netîcesi, sizler dahî gördünüz. Şimdi nasıl emânet ederim onu size? Ama ben, bu husûsta güvendim Rabbimize. En iyi koruyucu Allahü teâlâdır, O, O'na güveneni, her zarardan kurtarır. İşlerimi ben O'na bıraktım tam olarak, Umarım Bünyâmin'i, O, hıfzeder muhakkak.) Şöyle anlaşıldı ki bu sözlerden o ara, Müsâde edecekti "Bünyâmin"i onlara.