"Yüzünü bir defa görseydim!"

A -
A +

Seyyid Fehîm hazretlerini çok seven ve özel hizmetlerini yapan Hacı Ömer Efendi anlatıyor: Bu fakir, yirmibeş sene hizmet ettim bu zâta. Mübârek yüzü öyle nûrlu, öyle heybetli idi ki, bakamazdım. Kendi kendime; "Yüzünü bir defacık görseydim" derdim. Bunu başarmak için, fırsat kolladım. Bir gün husûsî odasına çağırdı beni. Koşarak gittim. Kendi kendime; "İşte tam fırsat" dedim. "Mübârek yüzünü iyice bir göreyim" Ve bakmak için kaldırdım başımı. Fakat o da ne?! O anda vücudu öyle çok "büyüdü" ki, yeri göğü kapladı sanki. Dehşete kapılmıştım. Sonra eski hâlinde gördüm yine. İçimden; "Bir kere daha deneyeyim" dedim. Bu defa da öyle çok "küçüldü" ki, gözle görmek mümkün değildi. O anda eski hâline geldi yine. - Özür dilerim, dedim. Bir daha da teşebbüs edemedim. Koyunu kesip yedi, ama... Bu "Velî"nin koyunlarına bakan iki çoban vardı. Bir gün, biri diğerine; - Var mısın, dedi. Gel şu koyunlardan birini kesip yiyelim. - Olmaz! dedi öbürü. - Neden? - Sorarsa ne diyeceğiz? - Zehirli ot yiyip öldü, deriz. - Ama o zat büyük bir velîdir. Allah Ona bildirir. Böyle dediyse de, dinlemedi. Ve kesip yedi bir koyunu. Birkaç gün sonra da geldi bu Velî'nin huzuruna. O gelince, Seyyid Fehîm sordu hizmetçisine: - Hacı Ömer, kaç türlü Velî vardır? - Siz daha iyi bilirsiniz efendim. - Ey Hacı! Bu Velîler meselâ bir "Zararlı ağaç" görseler, bir kısmı dallarını budar, bir kısmı ise gövdesinden keser, buyurdu. Amaa öyle Velîler de vardır ki, onu kökünden söküp ortadan kaldırırlar. Çoban bunu duyunca; - Tamam, tamam! dedi. O zararlı ağaç benim. Siz ise üçüncü grup Velîlerdensiniz ve benim zürriyetimi kestiniz. Aradan kısa bir zaman geçti. Zürriyeti kesildi çobanın.