Zelzelenin hikmeti neymiş?

A -
A +

Bursa evliyâsından Emîr Sultân'ın, ilim sâhibi bir talebesi vardı ki, Bursa'da şeyhülislâmlık yapıyordu o devirde. Bu zat, bir gün Ulu Câmi'de vaaz ederken o esnada Emîr Sultân, kendi dergâhında talebeden birini yanına çağırıp; - Evlâdım, çarşıya git de, şu şu şeylerden al getir! buyurdu. Talebe; - Başüstüne, deyip çıktı dergahtan. Ulu Câmi'nin önünden geçiyordu ki, içeride şeyhülislâmın vaaz ettiğini öğrendi. Kendi kendine; "Girip vaaz dinleyeyim. İlmim ve feyzim artar" diye düşündü. Ve girdi câmiye. Ama o içeri girer girmez kuvvetli bir zelzele başladı birden. Öyle ki, cemaat zor attılar kendilerini dışarıya. Fakat çıkınca şaşırdılar. Zîra dışarıda zelzele falan yoktu. Normal hayat devam ediyordu. Tekrar câmiye girdiler. Girdiler ama, zelzelenin devam ettiğini görünce tekrar kaçtılar dışarı. Çıkınca yine şaşırdılar. Çünkü dışarıda hiçbir şey yoktu. Bu hâli şeyhülislâm da görüp; "Bu işte başka iş var" dedi içinden. Ve başını öne eğip bir müddet murakabe etti. Sonra başını kaldırıp; - Ey insanlar! İçeride Emîr Sultan hocamızı dinlemeyen biri var! diye seslendi. Emîr Buhârî, onu çarşıya gönderdi. O ise gelmiş vaaz dinliyor burada. Ve ekledi: - O her kimse hemen dışarı çıksın! Yoksa helâk edecek bizi bu zelzele. O bunu duyunca dışarı çıktı hemen. O çıkınca, zelzele durdu. Çarşıdan alacağını alıp acele döndü dergâha. Ama çok mahcuptu. "Hocamın yüzüne nasıl bakacağım?" diyordu içinden. Bu düşünce ile dergâha girip, oturdu bir kenara. Emîr Sultân, ona hiddetle bakıp; - Ey oğlum! Dünyevî ve uhrevî hangi ihtiyâcın karşılanmadı ki, gidip başkalarından himmet bekliyorsun, buyurdu. Bu, hiç talebeliğe yakışır mı? Bu, büyük bir ders olmuştu ona. Elini öpüp özür diledi bu büyük velîden. > E-mail: abdullatif.uyan@tg.com.tr Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com