"Zincirle gelen, böyle ağırlanır!"

A -
A +

Akşemseddin, Ankara'ya varır. Hacı Bayram-ı Veli hazretlerini "rahmetullahi aleyh" bulur. Ancak aradığını bulamaz Onda. Zira görünüşe bakıp aldanmıştır. Başka "rehber" bulmak için oradan da ayrılır. Halep'e varır. Zira Halep'te bir evliya olduğunu söylemişlerdir kendisine. O gece bir rüya görür. Şöyle ki; Boynuna nurdan bir "zincir" geçirilmiş, zorla Hacı Bayram-ı Velî hazretlerinin yanına çekilmektedir. Zincirin ucu da, bu velinin elindedir. Çekile çekile bu büyük velînin kapısının eşiğine kadar gelir. O anda uyanır. Rüya gayet açıktır. Anlar hata ettiğini. - Ben o zatı tanıyamadım, der. Ve Ankara'ya geri döner. Gönlüne bu velînin aşkı düşmüştür. Ankara'ya vardığında, Hacı Bayram-ı Velî hazretleri, talebesiyle tarlada çalışmaktadır. Bunu öğrenip tarlaya koşar. Ama ilgi görmez bu büyük velîden. O böyle yapınca talebeleri de yüz göstermezler. Ama o, kararlıdır. Onlar gibi çalışmaya başlar. Yine ilgi göremez. Az sonra yemek vakti gelir. Yemekler getirilir. Büyük velî onu görmezden gelir. Yemeği talebelerine taksim eder. Artanı köpeklere gönderir. Herkes yemek yerken, o bir kenarda mahzun kalır. Kalbi kırıktır. Ama kendi kendine; "Ey nefsim! Senin saadetin bu kapıdadır. Sen kıymetini bilmedin bu zatın. Öyleyse köpeklerle yemeye müstehaksın" der. Ve köpeklerin kabına yanaşır. Tam elini uzatmıştır ki, büyük velî; - Ey köse! Tez girdin kalbimize. Gel, yanıma otur! diye seslenir. Ve ekler: - Zincirle gelen, böyle ağırlanır... www.gonulsultanlari.com Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com