Zünnûn-i Mısrî "rahmetullahi aleyh" / İsm-i Âzam duası

A -
A +

Vaktiyle "Yûsüf" adlı var idi ki bir kişi, Her tarafı dolaşıp, gezmekti onun işi. İşitti ki, Mısır'da "Zünnûn-i Mısrî" vardır. "İsm-i âzam"ı bilen büyük bir evliyâdır. Hânesini öğrenip, vardı huzûrlarına. Dedi: (İsm-i âzamı öğretin lütfen bana.) Ona, "Hazret-i Zünnûn" hiçbir şey buyurmadı. Altı ay sonra onu, huzûruna çağırdı. Ve ona teslîm edip, sarılı bir paketi, Buyurdu: (Filân zâta götür şu emâneti.) O da alıp paketi, acele çıktı yola. Merak etti: "Acabâ içindeki ne ola?" Kalbindeki merakı, git gide fazlalaştı. Sonra dayanamayıp, paketi yolda açtı. Açar açmaz ne görsün, o paketin içinden, Bir ufak "Fâre" çıkıp, fırlayıp kaçtı birden. Döndü hemen "Zünnûn-i Mısrî" hazretlerine. Ve hemen arz edince bunu kendilerine, Buyurdu ki: (Biz seni denedik bunun ile. Anladık ki, verilmez sana bir "fâre" bile. Sen bu gün, bir fâreye eder isen ihânet, "İsm-i âzam duâsı" edilir mi emânet?..) Bir zamanlar Mısır'da, zengin biri var idi. Kendisine, çok güzel "Kâşâne" yapmış idi. "Ne güzel oldu" diye, etrâfında gezerken, "Zünnûn" onu gördü ve yanına geldi hemen. Buyurdu ki: (Ey kişi, çok yazık emeğine. Değer mi bunca emek şu dünyânın evine? Halbuki üç gün sonra, göçeceksin bu evden. Sen, kendine "Cennet"te ev yapsana şimdiden. Yakışır mı yolcuya, yolu tamir eylemek? Değer mi bu fânîye bunca zahmet ve emek?) "Zünnûn" hazretlerinin bu tesirli sözünden, "Dünyâ muhabbeti"ni söküp attı gönlünden. Dağıttı fakirlere, fazla varsa her nesi. Ve "Zünnûn-i Mısrî"nin oldu bir talebesi. Hâlisen tövbe edip, başladı ibâdete. Sonra da vefât edip, kavuştu seâdete. Ertesi gün, kabrine ziyârete vardılar. Gördüler ki kabrinde, şu yazılı kâğıt var: "Bana, Zünnûn-i Mısrî ne dediyse dünyâda, Hepsi olduğu gibi, doğru çıktı burada. Tövbem kabûl edilip, Cennete ilettiler. Altından sular akan evler ihsân ettiler." Rabbânî tesir vardır evliyânın sözünde. Kurtulur tâbi olan, yarın mahşer gününde. ....... "Şiirlerle Menkıbeler" kitap haline getirildi: Tel: 0212 432 77 94