Yasal düzenlemeleri her ne kadar "Siyah Kurdele" ile protesto edilmeden yapılmadıysa da Türkiye'de radyo yayıncılığı daha derli toplu, ayakları üzerine sağlam basan en azından bazı tv kanallarına göre daha oturaklı bir yapıda ilerliyor. Çok istasyonun olması her ne kadar rekabeti ve savaşı körüklüyorsa da Türkiye'de her radyonun kendisine göre dinleyeni var. Bu radyolar içinde çok faydalı yayınlar da yapanlar var. Moral Fm'in sabah haberlerini, ünlü konuklar ve gündemedeki kişiler ile yaptığı canlı bağlantıları bir çok TV yapımcısı bile zor gerçekleştiriyor. Bu başarıda rolü olan Mehmet Canıtatlı'yı kutlamak isterim. TGRT Fm Sabah Sabah ile dinleyenlerini keyifli bir güne hazırlıyor. Öğleden sonra Gelincik ve "Dünya Dönerken" adlı programlar dikkatle izlediğim yapımlar. Radyo Viva'nın müziğinden taviz vermemesi, Radıosport'un iyi bir spor yayıncılığı yaptığını, İstanbul FM'de Selda Atalay'ın kent kültürü adına iyi şeyler başardığı aklıma hemen geliverenler. Daha relax ve bazı kanallarda iyice zıvanadan çıkan garip geyik gece programları arasında TGRT fm'de "Gecenin Sesi" keyifle dinlediğim programlardan... Türkiye'de radyolar iyi projelere de katkı sağlıyor. Buna en iyi örnek Alem Fm kuruluş yıldönümü dolayısıyle düzenlediği kutlama etkinlikleri.. Düşüneni planlayanı kutlamak gerektiğini düşündüğüm Alem Fm sanatçılarını topladı ve onlarla birlikte Sellam'da basının önüne çıktı ve orada "Bizim Lösemili Çocuklar Vakfı" Başkanı Prof. Dr. Gündüz Gedikoğlu ile ülkemizin bu problemine dikkat çekti. Emrah'ın Bizim Lösemili Çocuklar için yazdığı şarkıyı da seslendirdiği kutlamada topluma olumlu mesajlar verildi. atv ve Kanal 6'da çalıştırılan bir çok emekçiye "Siz kahramansınız. İyi günümüzde biz size verdik. Şimdi bizim kötü günümüz sizden de destek bekliyoruz" gibi teranelerle kanalların ayakta kalması sağlanıyor. Burada alkışlanması gerekenler emekçiler Murat Birsel de aynı gerekçeyle atv ana habere çekildi. Murat Birsel bir değer idiyse onu neden iyi gününüzde farketmediniz? Neden değerlendirmediniz? diye kişiye sormazlar mı? "Taş yerinde ağır" diye güzel bir atasözümüz var. Gazeteciliğe ilk başladığım yıllarda Cemal Nadir Sokak'taki "Akşam" gazetesinin matbaasının önünde "Çetin Altan"ın yazısını okuyabilmek için kuyruk oluşturan insanları hatırlıyorum. Bugün aynı hassasiyet yok. Ali Kırca da bana atv'de verdiği tadı vermedi.