Bu aylara hürmet etmelidir...

A -
A +

Bu dünyâ bir imtihân yeridir. Bu imtihânda muvaffak olmak için, İslâmiyetin emrettiği gibi inanmak ve farz kılınan ibâdetleri yapmak, yasaklanan şeylerden kaçınmak lâzım ve şarttır... Allahü teâlâ, Kur'ân-ı kerîm'inde, Zâriyât sûresinin 56. âyet-i celîlesinde meâlen: "İnsanları ve cinnîleri, ancak (beni bilmeleri, tanımaları) bana ibâdet etmeleri için yarattım" buyurmuştur... "İbâdet", özet olarak söylemek gerekirse, Allahü teâlânın râzı olduğu işleri yapmaktır. Allahü teâlânın rızâsı da, yapılmasını kesin olarak emrettiği farzları yerine getirmekte ve yasak ettiği harâmlardan kaçınmaktadır. Bir Müslüman, Allahü teâlânın harâm, yasak ettiği şeylerden, O yasakladığı için kaçınca ve emrettiği şeyleri, O emrettiği için yapınca ibâdet yapmış, kulluk vazîfesini yerine getirmiş olur. İbâdet görevini yerine getirebilmek de şüphesiz ki, Allahü teâlânın nelerden râzı olduğunu bilmeye bağlıdır. İbâdetleri yapmayanlara, âhirette çok acı azâplar yapılacağı, Kur'ân-ı kerîmin pekçok yerinde tekrâr tekrâr bildirilmektedir. Bunun böylece bildirilmesi, aslında Cenâb-ı Hakk'ın bir ihsânı, O'nun şefkat ve merhametini ifâde eden bir durumdur. Allahü teâlâ buyuruyor ki: "(Ey Resûlüm!) De ki: Duânız [îmânınız, ibâdetiniz, kulluk ve yalvarmanız] olmasa, Rabbim size ne diye değer versin? (Ey inkârcılar! Resûl'ün size bildirdiklerini) kesinkes yalan saydınız; onun için, azâp yakanızı bırakmayacaktır!" [Furkân, 77] Bildiğimiz gibi, İslâmiyetin farz kıldığı ibâdetlerin faydası, aslında insanlara yâni o ibâdetleri yapan fertlere, âilelere ve cemiyetleredir. Yoksa Allahü teâlâ, insanların ibâdetlerine muhtaç değildir. Müslümân namaz kılmakla, oruç tutmakla, diğer ibâdetlerini yapmakla, hem Allah'a karşı kulluk vazîfesini yapmış, hem de kalbini her türlü kötülüklerden temizlemiş olur. Çünkü namaz ve oruç, insanları rûhen yükseltir ve kötülüklerden alıkoyar. Aynı şekilde, Allah'ın emrettiği gibi malının zekâtını vermek ve muhtaçlara yardım etmekle de hem Allah'a karşı kulluk, hem de insanlara karşı insanî vazîfe yapılmış olur. "RECEB" NE DEMEKTİR? 13 Haziran 2010 Pazar günü idrâkiyle şereflendiğimiz Receb ayı, Âdem aleyhisselâmdan beri kıymetli idi. Bu ayda muhârebe etmek günâh idi. Her ümmet, bu aya saygı gösterirdi. Zâten "Receb" demek, "mürecceb, mu'azzam, muhterem, kıymetli" demektir. "Receb büyük bir aydır. Allah, bu ayda hasenâtı kat kat eder. Receb ayında bir gün oruç tutan, bir yıl oruç tutmuş gibi sevâba kavuşur. 7 gün oruç tutana, Cehennemin 7 kapısı kapanır. 8 gün oruç tutana Cennetin 8 kapısı açılır. 10 gün oruç tutana, Allah istediğini verir. 15 gün oruç tutana, bir münâdî, 'Geçmiş günâhların affoldu' der. Receb ayında Allahü teâlâ, Nûh aleyhisselâmı gemiye bindirdi ve o da, Receb ayını oruçlu geçirdi. Yanındakilere de oruç tutmalarını emretti." [Taberânî] Receb ayının ilk Cuma gecesine "Regâib Gecesi" denir. Receb ayının her gecesi kıymetlidir. Her Cum'a gecesi de kıymetlidir. Bu iki kıymetli gece bir araya gelince, dahâ da kıymetli olmaktadır. Regâib gecesinin kıymeti, çeşitli hadîs-i şerîfler ile bildirilmiştir. Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki: "Şu beş gecede yapılan duâ geri çevrilmez. Regâib gecesi, Berât gecesi, Cuma gecesi, Ramazân Bayramı gecesi ve Kurbân Bayramı gecesi." [İbn-i Asâkir] Recep ayını ta'kîb eden Şa'bân ayı, içerisinde "Berât" kandilinin bulunduğu bir ay olup 13 Temmuz Salı günü başlayacaktır. 11 Ağustos'ta başlayacak olan Ramazan ayı ise, Yüce Rabbimiz tarafından ayların sultânı kılınmıştır. Bu ayların her üçüne de hürmet etmelidir. Hürmet etmek ise, günâhlardan uzaklaşmakla ve ibâdetleri yapmakla olur. Hürmet edip, saygı gösteren, kat kat karşılığını görecektir. Fakat, bu mübârek zamanlarda, va'dedilen sevâplara kavuşabilmek için, her şeyden önce i'tikâdı düzeltmek lâzımdır. İlmihâl bilgilerini öğrenmek ve yaşayışını bunlara uygun hâle getirmek gerekir. Ayrıca çok tevbe ve istiğfâr etmeli, kazâya kalmış namazlarını, oruçlarını, zekâtlarını, sadaka-i fıtırlarını, kurbânlarını hemen kazâ etmeye başlamalıdır. Bir an önce bu borçlardan kurtulmak için çalışmalıdır...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.