MÜBÂREK ŞA'BÂN AYININ FAZÎLETİ

A -
A +

Halkımız arasında "Üç Aylar" diye anılan "Recebü'l-ferd" [13 Haziran 2010 Pazar günü başladı], "Şa'bânü'l-muazzam"[13 Temmuz Salı günü başladı] ve "Ramazânü'l-mübârek"[11 Ağustos Çarşamba günü başlayacak] aylarının, İslâm dîninde özel yerleri vardır. [Cenâb-ı Hak, hepimize, bu mübârek üç ayların, hem günlerinin, hem de gecelerinin feyiz ve bereketlerinden lâyıkı vechile istifâde etmeyi nasip buyursun.] İçerisinde mübârek "Berât" kandilinin bulunduğu Şa'bân ayı, demek ki, üç gün evvel, 13 Temmuz 2010 Salı günü başlamış bulunmaktadır. Bu ay Receb ile Ramazân ayları arasında bir köprü mesâbesindedir. Resûlullah Efendimiz, Recep ayının başında "Ya Rabbî, Receb ve Şa'bân aylarını bizler için mübârek kıl ve bizi Ramazân ayına da eriştir" diye duâ ederdi; kezâ Şa'bân ayına çok değer verir ve bu ayda çok oruç tutardı. Üç ayların birincisi olan Receb, Allahü teâlânın ayı; ikincisi olan Şa'ban, Peygamber Efendimizin (sallallâhü aleyhi ve sellem) ayı; Ramazân-ı şerif de ümmet-i Muhammed'in ayı olarak bilinmektedir. Kezâ Receb ayının afv ve mağfirete, bu ayı ta'kîb eden Şa'bân ayının şefâate, Ramazan ayının da sevâpların kat kat verilmesine mahsûs aylar olduğu bildirilmiştir. Yine Recep ayının tevbe, hürmet ve ibâdet ayı; Şa'bân ayının muhabbet ve hizmet ayı; üç ayların üçüncüsü ve bütün ayların da sultânı olan Ramazân ayının ise yakınlık ve ni'met ayı olduğu ifâde edilmiştir. Meşhûr velîlerden Zünnûn-i Mısrî hazretleri: "Recep ayı tohum ekme, Şa'bân ayı sulama, Ramazân ayı ise hasâd ayıdır. Yani ekip suladığını biçip toplayacak bir aydır. Herkes ektiğini biçer; amelinin, ibâdetinin karşılığını alır. Tohum ekmeyen, hasâd mevsimi gelince pişmân olur" buyurmuştur. [Bu ayların her üçüne de hürmet etmelidir. Hürmet etmek ise, günâhlardan uzaklaşmakla ve ibâdetleri yapmakla olur. Hürmet edip, saygı gösteren, kat kat karşılığını görecektir. Fakat, bu mübârek zamanlarda, va'dedilen sevâplara kavuşabilmek için, her şeyden önce i'tikâdı düzeltmek lâzımdır. İlmihâl bilgilerini öğrenmek ve yaşayışını bunlara uygun hâle getirmek gerekir. Ayrıca çok tevbe ve istiğfâr etmeli, kazâya kalmış namazlarını, oruçlarını, zekâtlarını, sadaka-i fıtırlarını, kurbânlarını hemen kazâ etmeye başlamalıdır. Bir an önce bu borçlardan kurtulmak için çalışmalıdır.] Âişe vâlidemiz (radıyallahü anhâ) buyuruyor ki: "Resûlullahın, [Ramazân ayı müstesnâ olmak üzere] hiçbir ayda, Şa'bân ayından daha çok oruç tuttuğunu görmedim. Bazen Şa'bânın tamâmını oruçlu geçirirdi." [Buhârî] Resûlullah Efendimize, Şa'bân ayında niçin çok oruç tuttuğu sorulduğu zaman buyurdu ki: "Şa'bân, öyle fazîletli bir aydır ki, insanlar bundan gâfildirler. Bu ayda ameller, âlemlerin Rabbine arz edilir. Ben de amelimin oruçlu iken arz edilmesini isterim." [Nesâî] Bu konudaki bir hadîs-i şerîf de şöyledir: "Ramazandan sonra en faziletli oruç, Şa'bân ayında tutulan oruçtur." [Tirmizî] Cenâb-ı Hak, kullarına çok merhametli ve şefkatli olduğu, çok acıdığı için bazı gecelere, günlere ve aylara husûsî kıymet vermiş, bu gece, gün ve aylardaki duâ, tevbe, namaz ve oruç... gibi ibâdetleri kabûl edeceğini bildirmiştir. Aslında kullarının çok ibâdet yapmaları, duâ ve tevbe etmeleri için böyle gece, gün ve ayları birer sebep kılmıştır. Mübârek aylar, günler ve geceler aslında bizler için çok büyük birer fırsattır. Günahkâr ve yaratılış gâyesini unutan insanlara, kerem ve ihsân sâhibi yüce Allah tarafından tanınan ve eğer iyi değerlendirilebilirse çok büyük kazançlara vesîle olan zamanlardır. Büyük İslâm âlimi İmâm-ı Gazâlî hazretleri buyuruyor ki: "Âhiret yolcusunun, ibâdetle ihyâ edilmesi kuvvetle müstehab olan mübârek gece, [gün ve ay]ları boş geçirmesi uygun değildir. Çünkü bunlar, hayır mevsimleri ve kârı bol olan gece, [gün ve ay]lardır. Kazançlı mevsimleri ihmâl eden tüccâr, bir kâr sağlayamadığı gibi, mübârek gece, [gün ve ay]ları gafletle geçiren âhiret yolcusu da maksada ulaşamaz." Âdem oğlu [İnsan], mahlûklar, yaratılanlar içinde en mümtâz ve en mükerrem bir şekilde yaratılıp yükselmelere ve alçalmalara müsâit kılınan bir varlıktır. İnsan, yüce Yaratıcı tarafından bu dünyaya "eşref-i mahlûkât" olarak gönderilmekle beraber, bunun yanında imtihâna da tâbi tutulmuştur. İşte "üç aylar" ve bu aylardaki mübârek gün ve geceler, yaratılmışların en şereflisi olma özelliğini unutarak, nefis ve şeytânların tuzaklarına düşmüş ve her iki dünyâsını zindâna çevirecek günâh, isyân ve gaflet bataklıklarında boğulmakla karşı karşıya gelmiş insanların kurtuluşları için uzatılan can simidi gibidirler. Hâlen gölgesi başımızın üzerinde olan mübârek aylar, asliyetimize, kendimize dönüş için, günâhlardan, kusûr ve kabâhatlerden tevbe ve rücû' için çok önemli fırsatlardır. Bu aylarda, gün ve gecelerde içimizi ve dışımızı bilen Rabbimize karşı, nefsimizi muhâsebeye çekmeli, O'nun bizim dünyâ ve âhıret hayâtımızı Cennet'e çevirmek için gönderdiği mukaddes dîni İslâma tâm teslîm olup olmadığımızı gözden geçirmeli, hiç vakit geçirmeden İslâmın rahmet, bereket, mağfiret, fazîlet ve hayât bahşeden çeşmesinden kana kana nasip almak için bu ayları, günleri ve geceleri başlangıç yapmalıyız.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.