Âile toplumun en mühim yapı taşıdır

A -
A +

Dünyâdaki bütün insanlar mes'ût olmak isterler. Fakat mes'ût olan pek azdır, çünkü saâdetin ne olduğunu bilen azdır. Saâdet denilince yalnız dünyâdaki râhatlık hâtıra gelmemelidir. Asıl saâdet, ebedî olan âhiret saâdetidir. Âhiret saâdetine kavuşabilmek için de Allahü teâlânın ve son Peygamberinin emirlerine uymak yegâne çâredir; bundan başka çâre yoktur. Âile fertleri, toplumun en küçük yapı taşlarıdır. Nasıl bir binânın temel taşları yerinden oynatıldığında bu binânın ayakta kalması mümkün değilse, âilenin temel taşları da yerinden oynatıldığında, o âilenin ayakta kalması mümkün olmaz. Ayakta kalsa bile esâs fonksiyonlarını yerine getirmesi mümkün değildir. Anne ve baba; kız ve erkek çocuklarını devâmlı gözetmeli, bilhâssa onları kötü arkadaştan korumak için çok gayret göstermelidirler. Kötü arkadaş, çocuğun en büyük düşmânıdır. Burada şunu belirtelim ki, Batı'nın bâtıl inanışlarını, moda ve ahlâksızlıklarını taklit etmek, medeniyet değil, milletin bünyesinde tahrîbât yapmaktır. Burada bir noktayı da önemle vurgulamak istiyorum: Değişim üzerine seri konferanslar veren, bu konuda birçok kitâbı olan araştırmacı yazar Pat Mesiti, âile üzerine bakınız ne diyor: "Değişimden korunacak şeyler de var; bunlardan biri âilenin yapısıdır. Bugün, bazı kimseler âile fertlerinin görev ve sorumluluklarını yeniden yorumlamak ve âile kavramını yeniden tanımlamak istiyorlar. Âile fertlerinin rollerini değiştirmek ve yeniden tanımlamakla âilenin birliğini ve gücünü yıkmak eş anlamlıdır. Böyle bir davranış, toplumun yapısı bakımından çok tehlikelidir. Çünkü âileyi parçalamak, toplumu parçalamak demektir..." Bakınız, İngilizlerin Osmanlıdaki câsûsu Hempher'in hâtırâtının 45. sayfasında şu i'tirâf yapılmaktadır: "800 yıllık Endülüs'ü şarâba alıştırarak, aralarına fitne sokarak, dînî ve millî inançlarından kopararak yıktık. Osmanlıyı ve diğer İslâm ülkelerini de aynı metotla yıkacağız!.." Eski Diyanet İşleri Başkanı Mehmed Nuri Yılmaz, okulların çevresinde tezgâh kuran örgütlerin, uyuşturucu madde bağımlılığı aracılığıyla gençlerimize yöneldiğini söylemiştir. Yılmaz, anarşi âfetinin kökünü kazımaya uğraşan toplumumuzun yakasının, bu defa bir başka yıkıcıya kaptırmaktan korunması gerektiği uyarısında bulunmuştur. Yılmaz, "Anarşi yolu ile maksatlarına ulaşamayacağını anlayan bazı kirli eller, namluyu bu defa başka yönlere çevirme yolunu tutmuşlardır. Geleceğimizin temînâtı olan gençlerimizi, uyuşturucu maddelere ve alkole alıştırarak, onları rûhen ve bedenen çökertmek için kirli eller tarafından çalışmalar yapılmaktadır" diye konuşmuştur. Şu anda emperyalist güçler ve mafya, hedeflerine ulaşmak için uyuşturucu ve alkolizmi kullanmaktadır. Fransa'da yayınlanan "L'Express" ve İngiltere'de neşredilen "The Economist" dergilerinde açıklanan rapora göre: "Dünya mafyası güçlü ve görünmez bir devlettir. Bunların kasasına, günde 3 milyar dolar girmektedir. Mafyanın sadece Rusya teşkîlâtına ait 550 banka ve 40 bin ticârî firması bulunuyor... Dünyada uyuşturucu kullananların sayısı 200 milyondur. Türkiye Doğu ile Batı arasında bir köprüdür..." Türkiye Yeşilay Cemiyeti Eski Başkanı, Em. Alb. merhûm Salâhaddîn Kaptanağası da, ülkemizde alkol, sigara ve uyuşturucu yüzünden, yılda en az 350 kişinin hayâtını kaybettiğine işâret ederek, "Kanunlar işletilmeli, Anayasa'nın kesin hükümleri gereği, Milli Eğitim başta olmak üzere, ülkemizin neresinde eğitim veren kurum ve kuruluş varsa, hepsi, uyuşturucuyla mücâdele konusunda kendisini görevli saymalı ve önemli roller üstlenmelidir" demişti. Yeşilay'ın 2006 Raporu'nda bu sayının çok arttığını görüyoruz. Her yıl 1-8 Mart arası "Yeşilay Haftası" olarak kutlanır. Yeşilay Haftasının 1-8 Mart arası kutlanmasının sebebi, Yeşilay Cemiyetinin 5 Mart 1920 tarihinde kurulmuş olmasıdır. Kuruluşun itici sebebi nedir biliyor musunuz? O tarihte, İstanbul işgal altındadır. İşgal kuvvetleri, vapurlar dolusu sigara, alkollü içki ve uyuşturucu maddeleri getirerek gençlere bedava olarak dağıtırlar. Bu tehlike karşısında işte bazı Türk aydınları, sigara, alkol ve uyuşturucu ile mücâdele için bu cemiyeti kurarlar. Yapılan tespitlere göre, Türkiye'de 30 milyon sigara tiryakisi, 25 milyon alkol kullanan (bunun 7 milyonu alkolik), 6 milyon ilaç müptelâsı vardır. Uyuşturucu kullananların gerçek sayısı ise bilinmemektedir. Dînî ve millî değerlerimizle çelişen başka kültürlerin örf ve âdetlerini, körü körüne taklit ve özentiden kaçınmalıyız. Kendi kültürel mîrâsımızdan, dînî anlayış ve heyecânımızdan kaynaklanan değerlerimizi yaşatmaya gayret etmeli, bu değerlerimizi genç kuşaklara aktarmaya çalışmalıyız. Bu vesîleyle ifâde edelim ki, Müslümanlar, başka milletlerdeki her çeşit fen vâsıtalarını araştırır, öğrenir ve yaparlar. Fakat onların bozuk dînlerini, kötü, çirkin huylarını, âdetlerini almaz, taklit etmezler. İslâm dîni, müslümanların tembel, miskîn oturmalarına izin vermez. Müslümanların her türlü fen kollarında çalışarak ilerlemelerini, başka dînden olanların fende buldukları yenilikleri, onlardan öğrenmelerini, bunları kendilerinin de yapmalarını emreder. Zirâat, ticâret, tıp (doktorluk), kimyâ ve harp sanâyi gibi sâhalarda herkesten ileride olmalarını emreder.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.