"Arabî, nübüvvet lisânıdır" diye meşhûr bir söz vardır. Bilindiği üzere, Allahü teâlânın, kullarına gönderdiği son İlâhî kelâmı olan Kur'ân-ı Kerîm Arabîdir=Arapçadır; son Peygamber olan Sevgili Peygamberimizin Hadîs-i Şerîfleri de Arabîdir. Kezâ temel Dînî ve İlmî kitaplar da Arabîdir. Arabî, Namaz için lâzım olmaktadır. Yine Arabî, Hac ve Umre ibâdetleri esnâsında lüzûm etmektedir. İlmî toplantılarda ve çeşitli seyâhatlerde de lâzım olmaktadır. Temel kaynaklarımız [Tefsîr, Hadîs, Fıkıh, Akâid, Tasavvvuf kitapları] kâhir ekseriyetle Arabî olarak yazılmıştır. Arapça, vaktiyle beynel-müslimîn dil olmuştur. Hâlen, kütüphânelerimiz Arapça kitaplarla doludur. Şurası bir hakîkattir ki, okuyan, dinleyen, öğrenen ve okumasından istifâde edebilen insanlar, dâimâ tekâmül kaydederler. Hangi dilde olursa olsun, okuma ve öğrenme, aklî ve fikrî gelişmeyi temîn eder. Okuma-yazmanın önemini ifâde için, uzun söze lüzûm yok; bu konuda "Asr-ı Seâdet"ten verilecek bir örnek kâfîdir: Bedir Harbi'nde, Mekkeli müşriklerden, Kureyş kâfirlerinden bir kısmı esîr alındı. Esîrlerin ne yapılacağı mevzûunda istişâreler yapıldıktan sonra, "her kâfir, on Müslüman çocuğa okuma-yazma öğretirse, serbest bırakılacak" diye karâr verildi. O zaman, maddî yönden sıkıntı içinde bulunup paraya büyük ihtiyaçları olan Peygamber Efendimiz ve Sahâbe-i kirâm, okuma-yazmayı paradan daha mühim sayarak, esîrlerden fidye yani kurtuluş parası alıp onları serbest bırakma yerine, az önce zikredilen yolu tercîh etmişlerdir. Bu, okuma-yazmanın, ilim öğrenmenin ve bilgiyi arttırmanın ehemmiyetini bizlere ifâde bakımından herhâlde kâfîdir. Şüphesiz ki, dil öğrenim ve öğretiminde yaş ve eğitim seviyesi önemlidir. Bugün başta İngilizce olmak üzere, gerek Batı dillerinin, gerek Doğu dillerinin öğretiminde 3 merhale bulunmaktadır. Bunları İngilizce üzerinden ifâde edecek olursak: a) Temel İngilizce Kursu, b) İleri İngilizce Kursu, c) Akademik İngilizce Kursu merhalelerinden meydâna gelmektedir [Diğer dillerde de durum aynıdır.] İşte Arabî [Arapça, Arap dili] de böyle 3 merhalede öğretilebilir. Bu mukaddimeden sonra belirtelim ki, günümüzde, takrîben 7 milyarlık nüfûsa sâhip olan dünyâda, en geçerli dil olan ve beynelmilel yazışmalarda esâs kabûl edilen İngilizce, bir dil bilmenin ötesinde, okullarda başarı ve iş hayâtlarında da yeni imkânlar sağlayan, bu açıdan da öğrenilmesi zorunlu olan bir dil olarak kabûl edilmektedir. Takrîben 1.5 milyarlık nüfûsa sâhip olan İslâm âlemi için de, Arapça'nın doğru bir şekilde öğrenilmesi ve öğretilmesi zarûrî görülmektedir. Her dilin öğrenim ve öğretiminde şu 3 husûs çok önemlidir: 1- O dilde yazılmış kitap, dergi, makale ve gazeteleri okuyup doğru bir şekilde anlıyabilmek, 2- O dili konuşanlarla râhat bir şekilde konuşabilme ve anlaşabilme, o dil ile merâmını anlatabilme, 3- O dil ile yazabilme [Dilekçe, makale, kitap yazma, tebliğ hazırlama gibi]. Ancak Arapça'da, diğer dillerden biraz farklı bir durum var. Çünkü bir klasik Arapça var; bir de modern Arapça var. Bu bakımdan bir insan, Arapça'yı öğrenirken ve öğretirken, önce kendisinin, talebesinin ve kursiyerlerin maksadlarını ve hedeflerini doğru bir şekilde tesbit etmelidir. Şöyle ki, Arapça öğrenim ve öğretimindeki hedef nedir? 1- Arapça yazılmış Gazete ve Dergileri okuyup-anlamak mıdır? 2- Seyâhatlerde Arapça konuşmak mıdır? 3- Radyo-Televizyon yayınlarını takip etmek, oralardaki konuşmaları dinleyip anlamak mıdır? 4- Arabî İnternet Sitelerine girip oralardaki bilgileri okuyup öğrenmek midir? 5- Yoksa ilmî Arabî kitapları, Dînî temel kaynaklarımızı [meselâ Tefsîr, Hadîs, Fıkıh ve Akâid kitaplarını] okuyup-anlamak mıdır? İşte bu hedeflere göre öğrenmek, öğretmek ve kurs vermek lâzımdır. Tabîî ki Arabî ta'lîminde bir "Nahiv=Gramer" öğretimi, bir de "Sarf=Fiil Çekimi" Öğretimi vardır. Bunlarda ecdâdımızın uyguladığı metod, çok faydalı olmuş ve bütün insanlar râhat bir şekilde "Temel Arapça"yı okuyup öğrenmişlerdir. Bunların yanında kelime ezberleme, kelime haznesini genişletme de mevzû-ı bahistir. Bunun için de muhtelif lügatlerden istifâde edilebilir. Öbür hafta da inşâallah aynı konuya devâm edelim ve böyle bir konuyu işlememizin sebebini de o zaman zikredelim.