Geçen hafta cumartesi günkü makâlemizde, önce bir mukaddime olmak üzere Arabîyi bilmenin önemi üzerinde durduk; sonra da, "Dil öğrenim-öğretiminde yaş ve eğitim seviyesinin önemi", "Arapça öğrenim ve öğretimindeki hedef ne olmalı?" gibi bazı alt başlıklar altında, Arapça ve diğer yabancı dillerin öğrenim ve öğretimiyle alâkalı bazı husûslara temâs ettik. Yazımızın sonunda, "Öbür hafta da inşâallah aynı konuya devâm edelim ve böyle bir konuyu işlememizin sebebini de o zaman zikredelim" demiştik; onun için bugün ve yarınki makâlelerimizde de aynı konuya devâm edeceğiz. DİL ÖĞRETİM MALZEMELERİ Günümüzde bol miktarda dil öğretim malzemesi mevcuttur. Zamanımızda, Yabancı Dil Kursları veren muhtelif müesseseler, [Ana ders kitapları, kurs kasetleri veya CD'leri, gramer kitapları, sözlükler, hikâye kitapları, konuşma kılavuzları] gibi, o dilin öğrenilmesi için gerekli çok sayıda malzemeyi topluca vermektedirler. Tabîî ki bugün dil öğrenim ve öğretiminde birtakım kitap, dergi ve gazetelerin yanında, bugünün malzemeleri olan audio kaset, video kaset [hattâ bu ikisi çok geride kaldı ve ortadan kalktı], MP-3 çalar, Radyo ve Televizyon yayınları, CD, DVD ve İnternet Sitelerinden istifâde edilebilir. Kezâ Hikâyeler, Romanlar, Diyaloglar, Muhtelif Metinler, Okuma Parçaları, Şemalar, Şekiller ve Resimlerden istifâde edilebilir. Yurt içinde ve yurt dışında kurslara gidilebilir; dil öğretim merkezlerinden faydalanılabilir. Bu konularda, Arapça Kursu öğrencilerinin ve Arapça öğrenenlerin faydalanabilecekleri gazete ve dergiler içeren bazı siteler; kaynak konusunda yararlanabilecekleri siteler; Arapça haber dinleyebilecekleri siteler var. Yine yurt dışında yabancı dil öğrenmek isteyenlerin yararlanabilecekleri siteler de mevcut. Kezâ yurt içinde ve dışında hazırlanmış, genel olarak dil öğrenimi siteleri de var. İDEOLOJİK PROPAGANDADAN SAKINMALI Ancak bu sitelerden bazılarında ideolojik propagandalar da var, bunlara dikkat etmek lâzım. Çünkü ben İnternette dolaşırken, "Arapça Konusunda Söylenecek Daha Birçok Şey Var..." başlıklı bir yazı görüp merakla okudum; zâten bu makâleleri de bu yazıdan dolayı kaleme alma mecbûriyetini hissettim. 3-4 cildlik bir Kitabın 3. cildinin Önsözü olan bu yazıda, isâbetli olarak bazı cümlelere de yer verilmiştir. Şöyle ki, "Bugün Türkiye'de, Batı dillerinin en iyi şekilde öğrenilmesi ve öğretilmesi konusunda birçok aydınlatıcı yayının bulunabildiği", ama "Arapça'nın ve Arapça öğrencisinin karşılaştığı sorunların çok olduğu" belirtilmiş ve bu problemlerin bazıları da sayılmıştır. Sonra da, "...Şimdiye kadar gizli bırakılmış olan bu sorunlar hakkında, insanları aydınlatma zamanı artık gelip çatmıştır. Bu nedenle, başta öğrenciler olmak üzere, toplumun aydın kesimleri, Arapça'nın önüne dikilmiş olan bütün gizli engeller hakkında bundan böyle bilgi sahibi olabileceklerdir" denilmiştir. Arapçanın öğrenimindeki engeller sayılırken, âdetâ "dam başında saksağan, vur başına kazmayı" dercesine, "Hemen ifâde etmek lâzımdır ki bu engel, tarîkatçıların gerici zihniyetidir. Hiçbir zaman hiçbir noktada birleşememiş olan tarîkat örgütleri, Arapça'nın önünü tıkamak için âdetâ omuz omuza vermişlerdir..." gibi asılsız bir iddiâya yer verilmiş; ayrıca "...Arapça öğrenmek üzere Yurt dışına giden öğrenciler, bu cemâatler tarafından 'baş belâsı' olarak damgalanmış, âdetâ aforoz edilmişlerdir" denilmiştir. Yine bu yazıdaki mantıksız ve ilim dışı iddiâlardan biri de şudur: "Yurt dışına gönderilen öğrenciler, oralardan döndükten sonra, Tarîkat tekkelerinde "Emsile", "Binâ", "İzhâr" ve benzeri çağ dışı kitaplarla sözde Arapça dersi vermeye devâm etmişlerdir." Bu yazıyı yazan kişinin, ilim sâhibi ecdâdımızın yazdıkları ve asırlar boyunca Arapça öğreniminde çok faydalı olmuş, yukarıda bir kısmının adı geçen kitapları hiç okumadığı ve bunların ilmî seviyesinden haberdâr olmadığı anlaşılmaktadır. Bu kitapları okuyan atalarımız, ana dilleri Arapça olmadığı hâlde, Arapça'yı güzelce öğrenerek Tefsîr, Hadîs, Fıkıh, Akâid konularında, Arapça kitaplar yazmışlar ve bu kitaplar İslâm âleminin her tarafında temel kaynak olarak kabûl edilmiştir. Bunlar arasında, İmâm-ı Birgivî, Ebû Saîd Muhammed el-Hâdimî, Müftis-sekaleyn Ebussuûd Efendi, Müftis-sekaleyn Ahmed İbn-i Kemâl Paşa, Molla Hüsrev gibi onlarca, hattâ yüzlerce Osmânlı âlimini sayabiliriz. [İnşâallah, bu konuya öbür makalemizde de devâm edelim.]