Dünkü makâlemizde, câhil birisinin, bir yazısında, Nakşibendiyye yolunun Hind dînlerine dayandığını iddiâ etmesi üzerine, o büyüklerden bir kısmını saymıştık. Bugünkü makâlemizde ise, "Silsile-i aliyye"den kalan büyük İslâm âlimlerini ve bir nebze de İmâm-ı Birgivî'yi zikretmek istiyoruz. "Silsile-i aliyye"den kalan büyükler şunlardır: 16-Alâüddîn-i Attâr, 17-Ya'kûb-i Çerhî [Tâcikistân'da], 18-Hâce Ubeydullâh-i Ahrâr, 19-Kâdî Muhammed Zâhid, 20-Dervîş Muhammed, 21-Hâcegî Muhammed Emkengî [Emkenegî, İmkenegî], [16-21 arasındaki büyükler (Ya'kûb-i Çerhî hâriç) yine Özbekistân'dadırlar.] 22-Muhammed Bâkî Billâh, 23-İmâm-ı Rabbânî Ahmed Fârûkî Serhendî, 24-Muhammed Ma'sûm-ı Fârûkî, 25-Seyfeddîn-i Fârûkî, 26-Seyyid Nûr Muhammed Bedâyûnî, 27- Seyyid Mazhar-ı Cân-ı Cânân, 28- Seyyid Abdullah-ı Dehlevî, [22-28 arasındaki 7 büyük de Hindistân'da Delhî ve Serhend şehirlerindedirler] 29-Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî [Şâm'da], 30-Seyyid Abdullah-ı Şemdînî, 31-Seyyid Tâhâ-i Hakkârî, 32-Seyyid Muhammed Sâlih, 33-Seyyid Fehîm-i Arvâsî, 34-Seyyid Abdülhakîm İbn-i Mustafâ Arvâsî [30'dan sonraki büyükler Türkiye'dedirler]. [Kaddesallahü teâlâ esrârehümü'l-aliyye]. İMÂM-I BİRGİVÎ KİMDİR? Şimdi de bir nebze İmâm-ı Birgivî'den ve ilminden bahsedelim: Osmanlı âlimlerinin en meşhûrlarından olup ismi, Muhammed bin Alî Birgivî [928-981 (m. 1521-1573)], lakabı Zeynüddîn'dir. Balıkesir'de doğup Birgi'de vefât etti. Türbesi, İzmir'in Ödemiş kazâsının Birgi kasabasında bir tepe üzerindedir. İlimdeki yüksek derecesinden dolayı İmâm-ı Birgivî ismiyle meşhûr olup, Türk âlimlerinin baş tacıdır. Hânefî mezhebinden olup, asrının en meşhûr âlimlerinden idi. İmâm-ı Birgivî'nin babası da âlim bir zât olup, müderris idi. Önce babasından ilim öğrendi. Babasının derslerinde yetişip, akrânını geçti. Sonra yüksek ilimleri öğrenmek üzere İstanbul'a gitti. İstanbul'da bulunan meşhûr Semâniyye Medresesi müderrislerinden Ahî-zâde Mehmed Efendi'den, sonra da Kâdıasker Abdürrahmân Efendi'den ders aldı. Büyük bir şevk ve gayretle ilim öğrenip, Semâniye Medresesi'nden me'zûn oldu. Parlak bir başarı ile icâzet imtihânını vererek, müderrislik rütbesini kazandı. Bundan sonra bir müddet İstanbul medreselerinde müderrislik yaptı. Bu vazîfesi sırasında Bayrâmiyye tarîkatının şeyhlerinden olan Abdürrahmân Karamânî'ye talebe olup, onun sohbetlerinde tasavvufta da yetişti. Daha sonra hocalarından Abdürrahmân Efendi'nin vâsıtasıyla Edirne'de Kassâm-ı askerî (Mîrâs taksîm eden kâdîlık) vazîfesi yaptı. İkinci Selîm Hân'ın hocası Atâullah Efendi, Birgivî'nin ilimdeki kudretini takdîr ederek, Birgi'de yaptırdığı medresenin müderrisliğine onu ta'yîn etti. Bundan sonra ömrünü orada, talebe yetiştirmek, va'z vermek ve kitap yazmakla geçirip büyük hizmetler yaptı. Orada yaşamış olduğu için "Birgivî" adıyla meşhûr oldu. İmâm-ı Birgivî hazretleri, kıymetli birçok eser yazmıştır; kaynaklarda bunlardan 28-30 kadarının ismi sayılır. Bu makâlemizin hacmi müsâit olmadığından, hepsini ele alamayacağız; birkaç makâlede ele aldığımız konumuz Arapça öğrenimi ve öğretimiyle ilgili olduğundan, sâdece bu konuyla alâkalı 2 eserinden bahsedebileceğiz: 1-Avâmil: Nahiv ilmiyle ilgili çok meşhûr bir eseridir. Bu eser üzerine birçok şerh yazılmıştır. Bu eser üzerine şerh yazan zâtlar, Abdüllatîf Harpûtî, Filorinalı Mustafa Efendi, Gümüşhâneli Ebû Bekr bin Ya'kûb, Kuşadalı Ahmed Efendi, Manisalı Halil Naîmî ve Şeyh Mustafa İbrâhim. 2-İzhâr: Bu eseri de nahiv ilminde meşhûr bir kitaptır. Asırlardan beri Arapça öğrenen talebelere okutulmuştur. Şerhleri ve tercümeleri vardır. Şerhlerinden bazıları şunlardır: a) Keşfü'l-esrâr: Talebelerinden Muslihuddîn tarafından yapılmıştır. b) Netâyicü'l-efkâr: Kuşadalı Mustafa bin Hamza tarafından yazılmış bir şerhtir. c) Fethu'l-esrâr Ref'ul-estâr: Osmanpazarlı Niyâzî Efendi tarafından yazılmıştır. d) Miftâhu'l-merâm: Mehmed Feyzi Efendi tarafından yazılmış bir başka şerhidir. e) Hallü esrâri'l-ahbâr alâ i'râbi'l-izhâr: Zeynî-zâde tarafından yazılmış olup, "İzhâr mu'ribi" adıyla bilinir. Süleymân Feyzi Efendi, Bursalı Kasap-zâde İbrâhim Efendi ve Abdullah Eyyûbî tarafından da "İzhâr" üzerine şerhler (açıklamalar) yazılmıştır. İzhâr kitabı, ayrıca Sâlihli Müftîsi Mehmed Lütfî Efendi ve Konya müderrislerinden Ali Şühûdî Efendi tarafından Osmanlıcaya tercüme edilmiştir...