Bir câ­hi­le ­ce­vap ve İmâm­-ı Bir­givî ­hak­kın­da -2-

A -
A +

Dün­kü ma­kâ­le­miz­de, câ­hil bi­ri­si­nin, bir ya­zı­sın­da, Nak­şi­ben­diy­ye yo­lu­nun Hind dîn­le­ri­ne da­yan­dı­ğı­nı id­di­â et­me­si üze­ri­ne, o bü­yük­ler­den bir kıs­mı­nı say­mış­tık. Bu­gün­kü ma­kâ­le­miz­de ise, "Sil­si­le-i aliy­ye"den ka­lan bü­yük İs­lâm âlim­le­ri­ni ve bir neb­ze de İmâm-ı Bir­gi­vî'yi zik­ret­mek is­ti­yo­ruz. "Sil­si­le-i aliy­ye"den ka­lan bü­yük­ler şun­lar­dır: 16-Alâ­üd­dîn-i At­târ, 17-Ya'kûb-i Çer­hî [Tâ­ci­kis­tân'da], 18-Hâ­ce Ubey­dul­lâh-i Ah­râr, 19-Kâ­dî Mu­ham­med Zâ­hid, 20-Der­vîş Mu­ham­med, 21-Hâ­ce­gî Mu­ham­med Em­ken­gî [Em­ke­ne­gî, İm­ke­ne­gî], [16-21 ara­sın­da­ki bü­yük­ler (Ya'kûb-i Çer­hî hâ­riç) yi­ne Öz­be­kis­tân'da­dır­lar.] 22-Mu­ham­med Bâ­kî Bil­lâh, 23-İmâm-ı Rab­bâ­nî Ah­med Fâ­rû­kî Ser­hen­dî, 24-Mu­ham­med Ma'sûm-ı Fâ­rû­kî, 25-Sey­fed­dîn-i Fâ­rû­kî, 26-Sey­yid Nûr Mu­ham­med Be­dâ­yû­nî, 27- Sey­yid Maz­har-ı Cân-ı Câ­nân, 28- Sey­yid Ab­dul­lah-ı Deh­le­vî, [22-28 ara­sın­da­ki 7 bü­yük de Hin­dis­tân'da Del­hî ve Ser­hend şe­hir­le­rin­de­dir­ler] 29-Mev­lâ­nâ Hâ­lid-i Bağ­dâ­dî [Şâm'da], 30-Sey­yid Ab­dul­lah-ı Şem­dî­nî, 31-Sey­yid Tâ­hâ-i Hak­kâ­rî, 32-Sey­yid Mu­ham­med Sâ­lih, 33-Sey­yid Fe­hîm-i Ar­vâ­sî, 34-Sey­yid Ab­dül­ha­kîm İbn-i Mus­ta­fâ Ar­vâ­sî [30'dan son­ra­ki bü­yük­ler Tür­ki­ye'de­dir­ler]. [Kad­de­sal­la­hü teâ­lâ es­râ­re­hü­mü'l-aliy­ye]. İMÂM-I BİR­Gİ­VÎ KİM­DİR? Şim­di de bir neb­ze İmâm-ı Bir­gi­vî'den ve il­min­den bah­se­de­lim: Os­man­lı âlim­le­ri­nin en meş­hûr­la­rın­dan olup is­mi, Mu­ham­med bin Alî Bir­gi­vî [928-981 (m. 1521-1573)], la­ka­bı Zey­nüd­dîn'dir. Ba­lı­ke­sir'de do­ğup Bir­gi'de ve­fât et­ti. Tür­be­si, İz­mir'in Öde­miş ka­zâ­sı­nın Bir­gi ka­sa­ba­sın­da bir te­pe üze­rin­de­dir. İlim­de­ki yük­sek de­re­ce­sin­den do­la­yı İmâm-ı Bir­gi­vî is­miy­le meş­hûr olup, Türk âlim­le­ri­nin baş ta­cı­dır. Hâ­ne­fî mez­he­bin­den olup, as­rı­nın en meş­hûr âlim­le­rin­den idi. İmâm-ı Bir­gi­vî'nin ba­ba­sı da âlim bir zât olup, mü­der­ris idi. Ön­ce ba­ba­sın­dan ilim öğ­ren­di. Ba­ba­sı­nın ders­le­rin­de ye­ti­şip, ak­râ­nı­nı geç­ti. Son­ra yük­sek ilim­le­ri öğ­ren­mek üze­re İs­tan­bul'a git­ti. İs­tan­bul'da bu­lu­nan meş­hûr Se­mâ­niy­ye Med­re­se­si mü­der­ris­le­rin­den Ahî-zâ­de Meh­med Efen­di'den, son­ra da Kâ­dı­as­ker Ab­dür­rah­mân Efen­di'den ders al­dı. Bü­yük bir şevk ve gay­ret­le ilim öğ­re­nip, Se­mâ­ni­ye Med­re­se­si'nden me'zûn ol­du. Par­lak bir ba­şa­rı ile icâ­zet im­ti­hâ­nı­nı ve­re­rek, mü­der­ris­lik rüt­be­si­ni ka­zan­dı. Bun­dan son­ra bir müd­det İs­tan­bul med­re­se­le­rin­de mü­der­ris­lik yap­tı. Bu va­zî­fe­si sı­ra­sın­da Bay­râ­miy­ye ta­rî­ka­tı­nın şeyh­le­rin­den olan Ab­dür­rah­mân Ka­ra­mâ­nî'ye ta­le­be olup, onun soh­bet­le­rin­de ta­sav­vuf­ta da ye­tiş­ti. Da­ha son­ra ho­ca­la­rın­dan Ab­dür­rah­mân Efen­di'nin vâ­sı­ta­sıy­la Edir­ne'de Kas­sâm-ı as­ke­rî (Mî­râs tak­sîm eden kâ­dî­lık) va­zî­fe­si yap­tı. İkin­ci Se­lîm Hân'ın ho­ca­sı Atâ­ul­lah Efen­di, Bir­gi­vî'nin ilim­de­ki kud­re­ti­ni tak­dîr ede­rek, Bir­gi'de yap­tır­dı­ğı med­re­se­nin mü­der­ris­li­ği­ne onu ta'yîn et­ti. Bun­dan son­ra öm­rü­nü ora­da, ta­le­be ye­tiş­tir­mek, va'z ver­mek ve ki­tap yaz­mak­la ge­çi­rip bü­yük hiz­met­ler yap­tı. Ora­da ya­şa­mış ol­du­ğu için "Bir­gi­vî" adıy­la meş­hûr ol­du. İmâm-ı Bir­gi­vî haz­ret­le­ri, kıy­met­li bir­çok eser yaz­mış­tır; kay­nak­lar­da bun­lar­dan 28-30 ka­da­rı­nın is­mi sa­yı­lır. Bu ma­kâ­le­mi­zin hac­mi mü­sâ­it ol­ma­dı­ğın­dan, hep­si­ni ele ala­ma­ya­ca­ğız; bir­kaç ma­kâ­le­de ele al­dı­ğı­mız ko­nu­muz Arap­ça öğ­re­ni­mi ve öğ­re­ti­miy­le il­gi­li ol­du­ğun­dan, sâ­de­ce bu ko­nuy­la alâ­ka­lı 2 ese­rin­den bah­se­de­bi­le­ce­ğiz: 1-Avâ­mil: Na­hiv il­miy­le il­gi­li çok meş­hûr bir ese­ri­dir. Bu eser üze­ri­ne bir­çok şerh ya­zıl­mış­tır. Bu eser üze­ri­ne şerh ya­zan zât­lar, Ab­dül­la­tîf Har­pû­tî, Fi­lo­ri­na­lı Mus­ta­fa Efen­di, Gü­müş­hâ­ne­li Ebû Bekr bin Ya'kûb, Ku­şa­da­lı Ah­med Efen­di, Ma­ni­sa­lı Ha­lil Naî­mî ve Şeyh Mus­ta­fa İb­râ­him. 2-İz­hâr: Bu ese­ri de na­hiv il­min­de meş­hûr bir ki­tap­tır. Asır­lar­dan be­ri Arap­ça öğ­re­nen ta­le­be­le­re oku­tul­muş­tur. Şerh­le­ri ve ter­cü­me­le­ri var­dır. Şerh­le­rin­den ba­zı­la­rı şun­lar­dır: a) Keş­fü'l-es­râr: Ta­le­be­le­rin­den Mus­li­hud­dîn ta­ra­fın­dan ya­pıl­mış­tır. b) Ne­tâ­yi­cü'l-ef­kâr: Ku­şa­da­lı Mus­ta­fa bin Ham­za ta­ra­fın­dan ya­zıl­mış bir şerh­tir. c) Fet­hu'l-es­râr Ref'ul-es­târ: Os­man­pa­zar­lı Ni­yâ­zî Efen­di ta­ra­fın­dan ya­zıl­mış­tır. d) Mif­tâ­hu'l-me­râm: Meh­med Fey­zi Efen­di ta­ra­fın­dan ya­zıl­mış bir baş­ka şer­hi­dir. e) Hal­lü es­râ­ri'l-ah­bâr alâ i'râ­bi'l-iz­hâr: Zey­nî-zâ­de ta­ra­fın­dan ya­zıl­mış olup, "İz­hâr mu'ri­bi" adıy­la bi­li­nir. Sü­ley­mân Fey­zi Efen­di, Bur­sa­lı Ka­sap-zâ­de İb­râ­him Efen­di ve Ab­dul­lah Ey­yû­bî ta­ra­fın­dan da "İz­hâr" üze­ri­ne şerh­ler (açık­la­ma­lar) ya­zıl­mış­tır. İz­hâr ki­ta­bı, ay­rı­ca Sâ­lih­li Müf­tî­si Meh­med Lüt­fî Efen­di ve Kon­ya mü­der­ris­le­rin­den Ali Şü­hû­dî Efen­di ta­ra­fın­dan Os­man­lı­ca­ya ter­cü­me edil­miş­tir...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.