Bir "Şeb-i Arûs"u daha geride bıraktık

A -
A +

UNESCO'nun, 2007'yi, "Mevlânâ Yılı" ilân etmesi, O'nun, birçok yerde anılmasına vesîle oldu. Bildiğimiz gibi bu sene, Mevlânâ Celâleddîn Rûmî'nin doğumunun 800. yılı idi. İşte hem doğumu, hem de vefâtı münâsebetiyle büyük merâsimler yapılmıştır. Her sene 17 Aralık'ta tes'îd edilen "Şeb-i Arûs":"Düğün Gecesi" demektir ki, en çok sevdiği zât olan Allahü teâlâya kavuştuğu geceyi, kendisi böyle tavsîf etmiştir. Biz, bugün bir nebze, büyük bir ilmî rütbeye sâhip olan Hazret-i Mevlânâ'dan bahsedeceğiz, onun sözlerinden ve işlerinden bazı mesajlar almaya çalışacağız... Büyük âlim ve velî Hazret-i Mevlânâ, bu sene, türbesi ve dergâhının bulunduğu Konya şehri başta olmak üzere, yurt içi ve dışında birçok yerde, geçmiş senelere nisbetle daha ihtişâmlı gösterilerle yâd edildi. Konya'daki muhteşem töreni, onbinlerce kişi takip etmiş olup bu tören, dünyanın birçok ülkesine de canlı yayınla aktarılmıştır. [Hâtırlıyacağınız üzere, daha önceki bir makâlemizde bunun üzerinde uzunca durmuştuk.] Hazreti Mevlânâ'nın 800. doğum yıl dönümü, Türkiye'nin yanı sıra birçok ülkede de çeşitli faâliyetlerle kutlanmıştır: İngiltere'nin başkenti Londra'da Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın desteğiyle kutlama töreni düzenlenmiş, törende verilen konferansla Hazret-i Mevlânâ anlatılmıştır. Hollanda'nın Zaandam kentinde de Hazreti Mevlânâ ile ilgili bir faâliyet yapılmıştır. "Avrupalı Türk Demokratlar Birliği" öncülüğünde Mevlânâ etkinlikleri için bir araya gelen 14 ayrı kuruluşun girişimiyle düzenlenen kutlama töreninde, Mevlânâ'dan şiir ve deyişler okunmuş, onun hayâta ve dünyâya dâir görüşleri anlatılmıştır. "Selçuk Üniversitesi Mevlânâ Araştırma ve Uygulama Merkezi", "Uluslararası Mevlânâ Vakfı", "Azerbaycân-Türkiye İş Adamları Birliği" ve "Bakü Devlet Üniversitesi"nin ortaklaşa düzenlediği "Mevlânâ'yı Günümüzde Yaşatmak, Yaşamak" konulu konferans da Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de yapılmıştır... Şimdi bu girişten sonra, onun çok kısa bir biyografisini verelim: Adı "Muhammed", lakabı "Celâleddîn" olup, Anadolu'ya gelip yerleştiği için, "Rûmî" diye anılmış; "Efendimiz" demek olan "Mevlânâ" sıfatıyla meşhûr olmuştur. Soyu, baba tarafından Hazret-i Ebû Bekr-i Sıddîk'a, anne tarafından da İbrâhîm bin Edhem hazretlerine ulaşmaktadır. 1207 yılında Belh şehrinde doğmuş; 1273 yılında da Konya'da vefât etmiştir. "Nefehâtü'l-Üns min Hadarâti'l-Kuds" kitâbında belirtildiğine göre, babası sultânül-Ulemâ Muhammed Behâeddîn Veled büyük bir âlim ve velî idi. Hazret-i Mevlânâ, daha çocuk iken, babasının kalbindeki feyizlere kavuştu. Henüz beş yaşında iken, "Kirâmen kâtibîn" denilen melekleri, evliyânın rûhlarını ve sokaktaki cinnîleri görürdü. Oğluna nasîhati Hazret-i Mevlânâ, oğlu Sultan Veled'e yaptığı bir nasîhatinde şöyle buyurdu: "Ey oğlum! Her zaman ilim, edep ve takvâ üzere bulun. Her zaman dîn büyüklerinin eserlerini oku; Ehl-i Sünnet vel-Cemâat yolundan ayrılma. Fıkıh öğren, câhil sofulardan olma. Namazı her zaman cemâatle kıl. Şöhret isteme, zîrâ şöhret âfettir. Mevkı'-makâm düşkünü olma. Yazdığın şeylerde adını yazma [Ya'nî kibirli olmaktan sakın]. Mahkemelik işin olmasın. [İyi tanımadığın] kimseye kefîl olma. Halkın işlediği işlere karışma. Devlet büyüklerinin çocuklarıyla arkadaşlık etme. Uzlete çekilip de yalnız kalma. Çok konuşma. Az söyle ve halkın kötülük ve eğrilerinden aslandan kaçar gibi kaç. Kadınlardan sakın [Ya'nî onlarla gayr-i meşrû münâsebetlerde bulunma, başkalarının nâmûsuna göz dikme, kötü yola düşme]. [Zarûret ve ihtiyaç olmadıkça] zenginlerle oturup kalkma. Helâl ye ve şüpheliler[in çoğun]dan kaç. Dünyâ malına kapılma. Dünyâ arzûsu dînin yok olmasına sebep olur. Çok gülme, çok gülmek kalbin ölümüdür. Herkese şefkatli ol. Dışını süsleme; dışın süsü; için [kalbin, rûhun] harâp olduğunu gösterir. Başkalarıyla mücâdele etme ve hiç kimseden bir şey isteme. Kimseye hizmet buyurma. Ulemâya, evliyâya, cânınla ve mâlınla hizmet et. Dîn büyüklerinin hâllerini, kerâmetlerini inkâr etme. İnkâr eden mahrûm kalır." Hazret-i Mevlânâ, bir gün de oğlu Sultan Veled'e: "Oğlum! Eğer Cennet'te olmak istersen, herkes ile dost geçin, hiç kimseye kin tutma, herkese tevâzu göster. Zîrâ alçak gönüllü olmak asıl sultânlıktır" buyurdu. Hazret-i Mevlânâ, bir defasında talebelerine buyurdu ki: "Ey bizi sevenler! Sevgili Peygamberimizin gittiği Ehl-i Sünnet yolundan yürüyüp, bu yolu ihyâ etmeli. Allahü teâlânın sevdiği ameller, ibâdetler ile, helâl yollardan çoluk-çocuğunun ihtiyaçlarını kazanarak, râzî olunan kullar zümresine dâhil olmalı. Hep helâli istemelidir. Söylediklerimiz, dinlediklerimiz, düşündüklerimiz hep helâl olmalı. Her hareketimizi Peygamber Efendimizin hâl ve hareketlerine uydurmalıyız. Herkes, bir sanata sâhip olmalı ve dîn ilimlerini iyi öğrenmelidir. Bunu özellikle istiyorum. Bizim yolumuzda olanlara, kıyâmet günü yardımcı olur, yüzlerinin ak olmasına çalışırız. Ancak, edebe riâyet etmeyenler ve Ehl-i Sünnet yoluna muhâlefet edenler, kıyâmet günü bizi göremez."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.