On bir ayın sultânı olan ramazân ayını bir ganîmet bilip, bu fırsatı iyi değerlendirmeye çalıştık. Güzel vatanımıza, asîl milletimize elimizden geldiği kadar hizmet etmeye gayret ettik. Milletimizin birliği, vatanımızın dirliği, İslâm âleminin huzûr ve sükûnu ve bütün insanlığın da hidâyeti için duâlar ettik. "Ramazân" kelimesi "yanmak" demektir. Çünkü bu ayda oruç tutan ve tövbe eden Müslümânların günâhları yanar, yok olur. Bundan dolayı da Müslümânlar bayram yaparlar. Her yıl ramazân ayında Müslümânlar, günâhları affedildiği için sevinirler... Hazret-i Ali bir kalabalığı eğlence içinde görüp, böyle eğlenip neş'elenmelerinin sebebini sorduğunda onlar, "Bugün bayramımızdır" dediler. Bunun üzerine Hazret-i Ali de; "Günâh işlemediğimiz günler de, bizim bayramımızdır" buyurdu. Yine Müslümân rûhunu teslîm edeceği (vefât edeceği) zaman rahmet meleklerini, Cennetteki ni'metleri görür; onları görmenin zevkiyle gülerek can verme vaktinin de Müslümânın bayramı olduğu bildirilmiştir. Ayrıca İslâm büyükleri, bir Müslümânın, Allahü teâlânın emirlerine uyup, yasaklarından sakınarak, günâh işlemeden, harâm lokma yemeden geçirdiği günleri de bayram kabûl etmişlerdir. BAYRAMLARIN MA'NÂ VE ÖNEMİ Dînimize göre, bayram ikidir. Birincisi, Arabî aylardan Şevvâl ayının birinci günü "Ramazân bayramı"; ikincisi, Zilhicce ayının onuncu günü "Kurbân bayramı"dır. Ramazân Bayramı, üç gün, Kurban Bayramı ise dört gündür. Allahü teâlâ, Cenneti Ramazân Bayramı günü yarattı. Tûbâ ağacını o gün dikti. Cebrâil aleyhisselâmı o gün vahiy elçiliğine seçti. Peygamber Efendimiz Medîne'ye hicret edince, Medînelilerin Câhiliye âdetlerinden kalma bayramları kutladıklarını gördü ve onları ikaz etti; "Allahü teâlâ, size onlardan daha hayırlı iki bayramı (Ramazân ve Kurbân Bayramlarını) ihsân etti" buyurdu. Müslümânlar bayram günlerine ayrı bir önem verirler. Zîrâ bu günler, günâhların affedildiği, birlik ve berâberlik duygularının pekiştirildiği, yoksulların sevindirildiği günler olması bakımından sevinç ve neş'e kaynağıdır. Bayram günleri, günâhların affedildiği, rahmet kapılarının açıldığı günlerdir. Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: "Rahmet kapıları dört gece açılır. O gecelerde yapılan duâ, tövbe reddolmaz. Fıtr (yanî Ramazân) ve Kurbân Bayramının birinci geceleri, Şâban ayının on beşinci (Berât) gecesi ve Arefe gecesi." [Kadir gecesi, birçok hadîs-i şerîflerde bildirildiği için burada da bildirilmeğe lüzûm görülmemiştir. Bayramların diğer geceleri de kıymetlidir.] Meselâ diğer bir hadis-i şerifte buyuruldu ki: "Allah, Kadir gecesini, ümmetime hediye etmiş, ondan önce kimselere vermemiştir." [Deylemî] Bayram günü, karşılaştığı mü'minlere güler yüzle selâm vermek, fakîrlere çok sadaka vermek, İslâmiyete doğru olarak hizmet edenlere yardım etmek, dargınları barıştırmak, akrabâyı, dîn kardeşlerini ziyâret etmek, onlara hediye götürmek sünnettir... CEMİYET HAYATIMIZDAKİ YERİ... Bayramların cemiyet hayatımızda çok özel yerleri vardır. Şöyle ki: Çocuklar, gençler, olgunlar ve yaşlılar grup grup câmilere doluşurlar, büyük bir huşû içerisinde namazlarını edâ ederler. Bayram namazından sonra bütün Müslümânlar birbirlerinin bayramlarını tebrîk ederler, daha sonra âile büyüklerini, eş-dost, akrabâ ve komşuları ziyâret ederek, büyüklerin ellerini öpüp duâlarını alırlar. Bayramlar sevgi ve saygının artmasına vesîle olur. Bayramlarımızdaki güzel âdetlerimizden biri de, yetîmler, fakîrler, garîpler ve çocukların sevindirilmesi, yardıma muhtâç kimselere yardım ellerinin uzatılması, ictimâî yardımlaşma ve dayanışmanın tezâhür etmesidir. Dînî bayramlar, milletimizin birlik ve berâberliğine ve dargınların, küskünlerin barışmasına vesîle olduğu gibi, ölülerimizin bile sevinmelerine sebep olmaktadır. Çünkü kabirler ziyâret edilmekte, rûhlarına Fâtiha, İhlâs, diğer sûre ve duâlar gönderilmektedir. Bütün dünyâda dîn ve diyânetlerini, ırz ve nâmûslarını, vatan ve memleketlerini, cân ve mâllarını müdâfaa ederken şehîd düşen, bayrama yetişemeyen Müslümânlar da unutulmamakta, onlar için de Kur'ân-ı kerîm okunup rûhlarına gönderilmektedir. [Allahü teâlâ, necîp milletimizin ve bütün Müslümânların sıhhat ve âfiyet içerisinde nice bayramlara kavuşmasını nasîp buyursun.]