Bütün dünyanın, özellikle Balkanlar, Türk Cumhûriyetleri ve İslam âleminin Türkiye'den bekledikleri.

A -
A +

Günümüzde bütün dünyâ, Türkiye'den, bizden, Türklerden, Osmânlı torunlarından çok şeyler beklemektedirler. Bu konuda, sizlere, muhtelif ülkelerden, özellikle Balkanlar, Türk Cumhûriyetleri ve İslâm Âlemi'nden bizzât şâhidi olduğum bazı misâller vermeye çalışacağım: MISIR'LI BİR MÜSTEŞÂRIN SÖZÜ 1- T.C. Dışişleri Bakanlığı'mızın organize ettiği "Kültür Mübâdele Programı" gereğince, 1975 yılında, Mısır'da bulunduğum ve Ayn-ı Şems Üniversitesi'nin Edebiyât Fakültesi'nde mukâveleli Öğretim Üyeliği yaptığım sıralarda, [iki arkadaşımızla birlikte, biri A.Ü. İlâhiyat Fakültesi'nde profesör idi, şimdi rahmetli oldu; diğeri E.Ü. İlâhiyat Fakültesi'nde profesör idi, o da yaş haddinden emekli oldu] Mısır'ın "Etnoğrafya Müzesi Müdürü" Prof. Dr. Mahmûd en-Nehhâs'ı ziyârete gitmiştik. [Kendisi, Kâhire Üniversitesi Coğrafya Profesörlüğünden emekli idi, İzmirli bir hanımla evliydi, "Bülbül" isimli o zaman lise talebesi olan bir çocuğu da vardı.] O bize, Mısırlı bir müsteşârlarının bir sözünü nakletmiş ve demişti ki [orijinaliyle nakledelim]: "el-Emel fî Türkiyâ, el-emel fî Türkiyâ, el-emel fî Türkiyâ": Ya'nî "Ümîd Türkiye'dedir, ümîd Türkiye'dedir, ümîd Türkiye'dedir." Bu beklenti, Afrika, Asya ve Orta Doğu ülkelerinde de var; Balkan ülkelerinde de var. Buna dâir de bazı misâller verelim: SARAYBOSNA'DAKİ BAZI YETKİLİLERİN SÖZLERİ 2- 1996 yılının Mart ayında [Ramazân-ı şerîfe rastgeliyordu], Sırp-Boşnak harbinden hemen sonra Saraybosna'ya gittiğimizde, orada BİH Televizyonu Genel Müdîresi Amila Ömer Softiç hanımefendi, bize, "Biz, sâdece Saraybosna'yı değil, aynı zamanda İstanbul'u da müdâfaa ediyoruz, çünkü Saraybosna Türkiye'nin Balkanlardaki kapısı sayılır, onun için sizler bizlere yardım etmelisiniz" demişti. Hele, Saraybosna'da Gâzî Begova Câmii İmâm-Hatîbi, 10 dil bilen Hâfız Hâlid Hacımuliç Efendi'yi evinde ziyâret ettiğimizde, 20 adet milis kuvvetinin de yanında, Câmide okuduğu bir Cuma hutbesinden bahsetti. O hutbede, "Ey Boşnak Kardeşlerim! Bizler için, artık endîşeye mahal kalmadı; çünkü Türk askerleri Saraybosna'ya geldiler, başımız darda kalırsa gider, onlara sığınırız. Zîrâ onlar Osmânlı torunlarıdırlar, onlar bizi severler; onların geçtikleri yerlerden birer avuç toprak alıp evlerinizde teberrük olarak saklayın" dediğini nakletti. AFRİKA KITASI DÎNÎ LİDERLERİNİN BAZI SÖZLERİ 3- Bundan birkaç sene evvel [1-3 Kasım 2006 tarihleri arasında, Dolmabahçe Sarayı'nda], T.C. Diyânet İşleri Başkanlığının tertiplediği, "AFRİKA KITASI MÜSLÜMÂN ÜLKE VE TOPLULUKLARI DÎNÎ LİDERLER TOPLANTISI"na katılmıştım. İstanbul, o zaman oldukça önemli bir buluşmaya ev sahipliği yapmıştı. O toplantıda, Afrika Kıtasının 22 ülkesinden gelen dînî liderler vardı. Geldikleri ülkelerde en üst seviyede, en yüksek düzeyde İslâmî otorite kabûl edilen temsîlciler, ülkelerindeki bilgi ve tecrübe aktarımını esâs alan ve zaman zaman da duygusallaşan, sımsıcak konuşmalar yaptılar. Genel dostluk mesajları içeren konuşmalarda, İslâm'ın kendi ülkelerindeki serüvenini, geldiği son noktayı, Müslümânlar olarak yaşadıkları sıkıntıları ve Türkiye'den beklentilerini dile getirdiler. Toplantı, Afrika kıtasının değişik kültür merkezlerinden, meselâ, [isimlerini maalesef bizlerin az duyduğu] Burkina Faso, Çad, Kamerun, Madagaskar, Ruanda, Güney Afrika, Mali, Kenya, Kongo ve daha birçok ülkeden gelen temsilcilerin katılımıyla gerçekleşmişti. Üç gün süren toplantılar boyunca, "Küreselleşme Sürecinde Dînî Kimlik", "Afrika İslâm Ülkeleri Arasında İşbirliği", "Dînî Eğitim ve Öğretim Alanında Fırsatlar" ve "Kültürel Mîrâsın Korunmasındaki Temel Yaklaşım ve Tutumlar" gibi değişik konu başlıkları ele alınmıştı. Oraya gelen misâfirlerin, güzel ülkemiz Türkiye'den beklentilerini bizzât gözlerimle gördüm ve kulaklarımla dinledim. Büyük bir kısmı, Türkiye'ye ilk defa geldiklerini söyleyip güzel ülkemiz Türkiye'den birtakım taleplerde bulundular. Üç gün süren toplantılar boyunca, Afrikalı Müslümân liderler, her fırsatta Osmânlı'ya duydukları sevgi, hayrânlık, minnet ve şükrânı dile getirdiler. Dolmabahçe'deki açılışta, "Afrika İslâm Konseyi Başkanı" Hasan Ebûbekir Hüseyin, bütün Afrika kıtasını temsîlen bir konuşma yaptı. Coşkulu konuşmasıyla ayakta alkışlanan Konsey Başkanı, derhâl, İstanbul merkezli bir Genel Sekreterliğin kurulmasını ve Afrika ülke ve kentlerinde temsîlcilikler açılmasını teklîf etti. [Bu toplantı birçok İnternet Sitesinde yer almıştır. İnşâallah önümüzdeki hafta Cuma günkü makâlemizde de bir nebze bu toplantıdan bahsedelim.]

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.