Bütün dünyânın, özellikle Balkanlar, Türk Cumhuriyetleri ve İslam âleminin Türkiye'den bekledikleri.

A -
A +

Geçen hafta cumartesi günkü makâlemizde, bütün dünyânın, biz Osmânlı torunları olan Türklerden ve Türkiye'den çok şeyler beklediklerini ifâde etmiştik. O makâlemizde 3. madde olarak zikrettiğimiz "Afrika Kıtası Müslümân Ülke ve Toplulukları Dînî Liderler Toplantısı"yla ilgili bugün birkaç kelime daha zikredelim: "Bilim ve Sanat Vakfı"nın www.bisav. org.tr internet sitesinde de ifâde edildiği gibi [Burada, Faik Deniz ve Serhat Orakçı'nın değerlendirmelerinden bir hülâsa sunalım]: Afrika-Osmânlı ortak târihî geçmişi göz önüne alındığında, bir ilki gerçekleştiren toplantının, ilk açılış töreninin, Dolmabahçe Sarayı'nın Has Bahçe'ye bakan gösterişli Medhal Salonu'nda yapılmasını, Türkiye'nin Afrikalı Müslümânlarla kurmak istediği ilişkileri, Osmânlı İmparatorluğu ile ilişkilendirmesi açısından iyi düşünülmüş simgesel bir jest olarak kabûl etmek mümkündür. Afrika'daki Osmânlı mîrâsının, sâdece kıtanın kuzeyindeki Cezâyir, Tûnus, Mısır gibi ülkelerle sınırlı olmadığı, Orta ve Güney Afrika coğrafyasında bile bu mîrâsa rastlandığı bugün bilinmektedir. Toplantıda konuşan liderlerin bu mîrâsa sık sık atıfta bulunmaları, aslında Osmânlı'nın bu kültürlerle ne tür bir ilişki içinde olduğunun güzel bir özeti mâhiyetindeydi... Netîce olarak, "Afrika Müslümân Liderler Toplantısı"ndan şu ortak görüşler çıktı denilebilir: -Öncelikle Türkiye'nin, Afrika'nın ve diğer Müslümân ülkelerin küreselleşmenin yol açtığı problemlerle mücâdelede ortak bir duruşu benimsemeleri. -Dînî eğitim konularında geliştirilebilecek çok yönlü ilişkilerin zemininin şimdiden kurulması için çalışmaların bir an önce başlatılması. -Sivil yardım kuruluşlarının Afrika ülkelerine bir plan dâhilinde kanalize edilmeleri. -Kıtadaki Osmânlı eserlerinin tespit edilmesi, gerekli onarımın yapılması ve bu eserlerin tanıtılması için fon oluşturulması. -Bu tür toplantıların periyodik olarak devâm ettirilmesi. -Kamuoyunun Afrika konusunda bilinç-lendirilmesi ve Türkiye ile Afrika ülkeleri arasında öğrenci değişim programlarının desteklenmesi. Tüm toplantılar boyunca, İslâm dîninin Afrika'ya girişinin İslâm'ın yayılışının ilk yıllarına, Habeşistân göçüne kadar gittiği ve bin beş yüz yıldır İslâm'ın Afrika'da yayıldığı gerçeğinden hareketle, bu mîrâsa hep berâber sâhip çıkılması gerektiği idi. Netîce olarak belirtecek olursak, liderlerin büyük bir kısmı, çeşitli ifâdelerle, Osmânlı döneminden gelen târihî mîrâsa sâhip çıkmamız ve İslâm âlemine tekrâr liderlik yapmamız gerektiğini çeşitli şekillerde söylemişlerdir. FATİH'İN ASKERLERİNİN MEZÂRI YENİLENDİ Şimdi de, aktüel [28 Haziran târihli] bir haber arz edelim. Haberin başlığı: "Bosna'da Osmanlı Coşkusu." "A.A."[Anadolu Ajansı] kaynaklı bu haberi de, 28 Haziran 2010 Pazartesi tarihli "Türkiye Gazetesi"nden nakledelim: Bosna-Hersek'in en uzun soluklu olan ve her yıl on binlerce insanın katılımıyla düzenlenen "Ayvaz Dede Şenlikleri", yağmura rağmen devâm etti. Şenlikler kapsamında ülkenin çeşitli yerlerinden gelen, Osmânlı'yı temsîl eden sancaklar ve başlarında kırmızı fes taşıyan atlı birlikler, Donji Vakuf kentine ulaştı. Binlerce Boşnak, şiddetli yağışa aldırış etmeden ana caddede sağlı sollu dizildi ve birliklerin geçişini heyecânla izledi. Ellerinde Türk bayraklarıyla kente giren birliklerin karşılama töreninde, Mehterân Takımı da konser verdi. Konseri heyecânla izleyen Bosnalılar, alkışlarla sevgi gösterisinde bulundular. Bursa'nın İnegöl Belediyesi ile Türk İş Birliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı'nca (TİKA), Fâtih Sultân Mehmed'in Bosna'yı fethi sırasında şehit düşen askerlerin mezârlarının bulunduğu şehitliğin çevre düzenlemesi yapıldı. Bosna-Hersek'in Donji Vakuf kentine bağlı Prusaç kasabasında bulunan şehitliğin açılışına; TİKA Saraybosna Temsîlcisi Nevzat Yeşiller, İnegöl Belediye Başkanı Alinur Aktaş, Bosnalı yetkililer ve çok sayıda Boşnak katıldı. Travnik Müftüsü Nusret Abdibegoviç, şehitliğin açılışını yapmaktan duyduğu memnûniyeti dile getirdi. Fâtih Sultân Mehmed'i Boşnakların da çok sevdiğini vurgulayan Abdibegoviç, "Bu bölgede bizler olduğumuz müddetçe, Türk izleri hep korunacak ve var olmaya devâm edecektir" dedi.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.