Çağrı Bey, dağılan Selçûklulardan üç bin kişilik bir süvârî kuvvetiyle, Gazneli mukâvemet mevkilerini aşarak Doğu Anadolu sınırlarına kadar gitti. Van Gölü havzasından kuzeyde Tiflis'e kadar uzanan bölgede keşif hareketi yaptı. Ermeni ve Gürcü kuvvetlerini mağlûp ederek, bölgenin otlak ve yaylaklarının keşfiyle gerekli siyâsî, etnik, kültürel ve askerî stratejik bilgileri topladı. Bizans şehirlerine girdi. Bol ganîmetle geri döndü. Çağrı Bey, keşif hareketi netîcesinde, bölgenin Selçûkluların yerleşmesine müsâit olduğunu tespit ederek Tuğrul Beye rapor verdi. Tuğrul Bey, ortalığın yatışması için çöle çekilmişti. Selçûkluların esîr yabguları Arslan, 1032 senesinde Hindistân'da hapsedilmiş bulunduğu Kâlencer Kalesinde vefât edince, Gaznelilerle münâsebet daha da bozuldu. Mûsâ Yabgu ile yeğenleri Çağrı ve Tuğrul Beyler kumandasındaki Selçûklu ve Türkmen kuvvetleri, bölgenin en stratejik mevkiinde yer alan ve Gaznelilere âit olan Horasân'a, ânî bir taarruzla girerek; Merv, Nîşâbûr ve Serahs havâlîsini ele geçirdiler. Gazne Sultânı Mes'ûd, Selçûkluları tanımak mecbûriyetinde kaldı. Mûsâ Yabgu'ya, Tuğrul ve Çağrı beylere bulundukları yerlerin vâlîliklerini verdi. 1035 yılında yapılan bu antlaşma, dört ay gibi kısa bir müddet devâm etti. Yeniden başlayan Gazneli-Selçûklu mücâdelesi, daha da şiddetlendi. Selçûklular, hafîf süvârî kuvvetleriyle, Gaznelilerin fîllerle takviye edilmiş ağır techîzâtlı, çoğu piyâdeden meydâna gelen ordusuna, gerilla harpleriyle çok kayıp verdirdiler. 1038 senesinde Serahs civârında yapılan muhârebede, Gazneli ordusu ağır bir yenilgiye uğradı. Nîşâbûr Selçûklulara kaldı... Tuğrul Beyin üvey kardeşi İbrâhîm Yınal, 1038'de Nîşâbûr'u alıp, Tuğrul Bey adına hutbe okuttu. Nîşâbûr'a gelen Tuğrul Beyi muhteşem bir törenle karşıladı. Tuğrul Bey "es-Sultânü'l-Muazzam=Muazzam sultân", Çağrı Bey de "Melikü'l-mülûk=Melikler Meliki" unvânını aldılar. Büyük Selçûklu Devletinin kuruluş ve istiklâlini i'lân ettiler. Selçûklu-Gazneli mücâdelesi, 23 Mayıs 1040'ta yapılan Dandanakan Meydan Muhârebesi ve Selçûkluların üstünlüğü ele almasıyla netîcelendi. Dandanakan'ın muzaffer başkumandânı Çağrı Bey, zafer sonrasında verilen toy, yâni büyük ziyâfette üstün idârecilik vasfı ve keskin siyâsî zekâsını takdîr ettiği kardeşi Tuğrul Beyi Selçûklu Sultânı i'lân etti. Merv başşehir yapıldı. Toplanan kurultayda fethedilecek yerlerle, idâreciler tespit edildi. Ceyhûn ile Gazne arasındaki bölge Çağrı Beye, Bust-Sistân havâlîsi Mûsâ Yabgu'ya, Nîşâbûr'dan i'tibâren bütün batı bölgeleri Tuğrul Beye verildi. Çağrı Beyin oğlu Yâkûtî ile İbrâhîm Yınal, batı cephesinde vazîfe aldılar. Hânedândan Arslan Yabgu'nun oğlu Kutalmış, Cürcân ve Damgan'a, Çağrı Beyin oğlu Kara Arslan Kavurd ise, Kirmân havâlîsine ta'yîn olundular. Vazîfe taksîminin ardından kısa zamanda; kuzeyde Hârezm dâhil, Mâverâünnehir, Sistân, Mekrân bölgesi, Kirmân ve civârı, Hürmüz Emîrliği hattâ Arabistân Yarımadasında Ummân ve dolayları ile Cürcân, Bâdgis, Huttalân tamâmen zaptedildi. Tuğrul Bey, Taberistân, Kazvîn, Dihistân, İsfehân, Nihâvend, Rey ve Şehrezûr'u alarak devletin sınırlarını genişletti... Henüz yeni kurulan devlet kısa zamanda, Büveyhîlerin işgâlindeki Bağdat hâriç, bölgedeki bütün İslâm topraklarına hâkim oldu. Sultân Tuğrul, Büveyhîlerin işgâlindeki halîfelik merkezi olan Bağdât'ı kurtarmak için, Abbâsî Halîfesi el-Kâim bi-Emrillah'ın da'vetiyle, 17 Ocak 1055'te Bağdât'a girdi. Tuğrul Bey, Büveyhî Hükümdârlığını yıkarak Abbâsî halîfeliğini yeniden ihyâ etti. İslâm âleminin takdîrini kazanıp, büyük iltifâtlara kavuştu. Halîfeliğe karşı yapılan Fâtımî saldırılarını bertaraf etti. Halîfelik makâmına ve Bağdât şehrine hizmetinden dolayı 25 Ocak 1058'de Tuğrul Beye iki altın kılıç kuşatan hâlife, onu, "doğunun ve batının hükümdârı" ilân etti. Selçûklu sultânının, halîfe tarafından "Dünyâ hâkânı" ilân edilmesi, Türklere büyük i'tibâr kazandırdığı gibi, alplik rûhunu okşayarak İslâm dîninin cihâd emrine daha fazla sarılmalarına yol açtı...