"Câmiler ve Dîn Görevlileri Haftası"nın ardından

A -
A +

Dünkü makâlemizde de belirttiğimiz gibi, Ekim ayında, günlü olması hasebiyle, 4 değişik konu hakkında makâle yazmıştık. İşte, hem dünkü konumuz, hem de bugünkü konumuz bu aya kalmış oldu. Diyânet İşleri Başkanlığı, her yıl Ekim ayının ilk haftasını "Câmiler Haftası" olarak ilân etmiştir. [Birkaç seneden beri "Câmiler ve Dîn Görevlileri Haftası" diye anılmaktadır.] Bu haftada yapılan faâliyetlerle, câmilerin toplum üzerindeki önemi ortaya konulurken, daha temiz, daha bakımlı olmaları için gerekli gayretler gösterilmektedir. Câmilerin imâr ve inşâsı konusunda büyük gayret gösteren azîz milletimiz, mevcût câmilerin yıllık bakım ve temizliğini ve gerektiğinde onarımını da severek yapmaktadır. "Câmi"nin manası "Cem' eden, toplayan, bir araya getiren" anlamındaki" "Câmi" kelimesi, başlangıçta sadece Cuma namazı kılınan büyük mescidler için kullanılmış olan "el-Mescidü'l-Câmi" (cemâati toplayan mescid) tamlamasından kısaltılarak alınmıştır. Ancak halk arasında mahallelerdeki küçük ibâdet yerlerine "Mescid", daha büyük olanlarına ise "Câmi" denilmektedir. Müslümanların Allah'a ibâdet ettikleri ve yeryüzünün en şerefli yerleri olan câmilere "Beytullah=Allah'ın evi" denilmektedir. Bu durumda, Câmiye ibâdet için giden mümin de, Allah'ın ziyâretçisi ve misâfiri durumunda olmaktadır. Nasıl ki bir ev sâhibi, evine gelen misâfirlerine ikrâmda bulunursa, câmiye giden müminlere de yüce Allah'ın büyük mükâfâtlar vereceğini, Peygamberimiz şöyle ifâde buyurmuştur: "Evinde güzelce abdest alıp câmiye giden kimse Allah'ın ziyâretçisidir. Ziyâret edene Allah ikrâmda bulunacaktır." (et-Terğîb ve't-Terhîb, I, 214) Câmiler, bir ülkenin, Müslüman ülkesi olmasının mührü ve tapu senetleridir. Câmiler; aynı safta omuz-omuza, diz-dize namaz kıldığımız mabedlerdir. Yerli-yabancı, siyâh-beyâz, genç-yaşlı, fakîr-zengin, köylü-şehirli, resmî-sivil, âmir-memûr...herkesi bünyesinde toplayan mekânlardır. Câmiler, üzüntülerimizi giderdiğimiz, moralimizi düzelttiğimiz, birlik ve beraberliğimizi, kardeşlik duygularımızı, hoşgörü anlayışımızı güçlendirdiğimiz ve pekiştirdiğimiz yerlerdir. Birbirimize merhamet etmeyi, acıları paylaşmayı, kimsesiz-yoksul, dul ve yetimlere yardım etme duygularını kazandığımız yerlerdir. [Bilindiği üzere, İslâm kardeşliği, yardımlaşma ve karşılıklı fedakârlık üzerine kurulmuştur. Müslümanların arasında sınıflaşma, ırk ve bölge ayrımı yoktur.] Câmi yapmanın önemi İslâmın ilk günlerinden itibâren Müslümanlar câmi yapımına önem vermişlerdir. Çünkü Allahü teâlâ: "Allah'ın mescidlerini, ancak Allah'a ve âhiret gününe îmân eden, namazlarını dosdoğru kılan, zekâtlarını veren ve Allah'tan başkasından korkmayan kimseler imar ederler. İşte, doğru yola erenlerden olmaları umulanlar bunlardır" (Tevbe, 18) buyuruyor. Sevgili Peygamberimiz de, câmi yaptırmanın fazîleti hakkında şöyle buyuruyor: "Kim, Allah rızâsı için bir mescid yaparsa, Allah da, benzerini onun için Cennet'te inşâ eder." (Buhârî, Salât, 65) Diğer bir hadis-i şerifte de, mescid ve diğer hayır kurumlarını yapan müminlere, âhirette büyük mükâfâtlar verileceği bildirilerek şu müjde verilmiştir: "Bir mümine, öldükten sonra, amellerinden ve yaptığı iyiliklerinden ulaşacak şeylerden bir kısmı da, yaydığı ilim, geride bıraktığı iyi evlâd, mîrâs olarak bıraktığı mushaf-ı şerîf, yaptırdığı mescid, yolcuların barınması için inşâ ettiği ev [misâfir-hâne], akıttığı su [yaptırdığı çeşme, sebîl], sağlığı yerinde iken malından çıkarıp verdiği sadakadır. Bunlardan hangisini yapmış ise, öldükten sonra, onun sevâbı kendisine ulaşır." (İbn Mâce, Mukaddime) Türkiye'de ve İslâm âleminde câmiler, genellikle büyük birer alanda yapılmışlardır. Câmiler, binâ olarak Mekke-i mükerreme, yâni Kâbe-i muazzama istikâmetine yöneltilmiştir. Osmanlılar zamânında yapılan câmiler üç ana bölümden meydana gelmiştir. Bu üç ana bölüm; 1) Dış avlu, 2) İç avlu, 3) Câminin içi, namaz kılınan kısmı (kubbe altı veya sahın)dır. Namazların câmide cemâatle kılınması Müslümanlara îmândan sonra en mühim farz olan ve İslâmiyetin başlangıcından bu yana kıldıkları namazlar; farz, vâcib ve nâfile olmak üzere üçe ayrılır: [Bunlardan bazılarının (Cuma ve Bayram namazları gibi) câmide cemâatle kılınması mecbûridir.] 1. Farz namazlar: Beş vakit namaz, Cumâ namazı ve Cenâze namazıdır. 2. Vâcib namazlar: Vitir namazı, İki Bayram namazı, Adak olan namaz ve başlanıp yarıda kalan nâfile namazlardır. [Kazâya kalan vitri, kazâ etmek te vâcibtir.] 3. Nâfile namazlar: Beş vakit namazın sünnetleri, Terâvih namazı ve sevâp kazanmak niyetiyle kılınan Teheccüd, Tahıyyetü'l-mescid, İşrâk, Duhâ, Evvâbîn, İstihâre, Tesbîh... namazları gibi namazlardır. Beş vakit namazın câmilerde kılınmasını teşvik eden Peygamber Efendimiz, "Cemaatle kılınan namazın, tek başına kılınan namazdan yirmi yedi derece daha fazîletli" olduğunu (Buhârî, Ezân, 30) bildirmiştir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.