Cenâb-ı Hakkın, kullarına olan ni'metleri

A -
A +

Allahü teâlânın feyizleri, ni'metleri, ihsânları yani iyilikleri her an, insanların iyisine de, kötüsüne de, herkese gelmektedir. O, herkese mâl, evlâd, rızık, hidâyet, rüşd, selâmet ve daha nice iyiliği fark gözetmeksizin göndermektedir. Fark, bunları kabûlde, alabilmekte ve bazılarının da alamaması sûretiyle insanlardadır. Cenâb-ı Hakk'ın rahmeti, şefkati, dünyâda, mü'minlere ve kâfirlere, herkese birlikte geldiği ve herkesin çalışmasına ve iyiliklerine dünyada karşılığını verdiği hâlde, âhirette kâfirlere merhametin zerresi bile yoktur. O hâlde, akıllı olan her insan, Cennet'e tâlip olmalıdır. Allahü teâlânın, bütün mahlûkâtına, özellikle insanlara olan merhameti, ihsânı, ni'metleri o kadar çoktur ki, bu ancak "sonsuz" kelimesiyle ifâde edilebilir. Bilindiği üzere, dünyadaki bütün insanlara, kullarına çok acıdığı için, "Rahmân" sıfatının gereği olarak iyi, güzel ve faydalı şeyleri yaratıp, dostunu-düşmanını ayırmadan, herkese göndermektedir. Yüce Allah, insanlara muhtâc oldukları her türlü ni'meti de lutfetmiştir. Bu ni'metler sayılamayacak kadar çoktur. [Bu konuda 2 âyet-i kerîme vardır.] Bilindiği gibi, Allahü teâlânın, insanları ebedî saâdete kavuşturmak için, muhtelif asırlarda, çeşitli coğrafî bölgelere, pek çok "Peygamber" göndermesi [6'sı "Ülü'l-azm" Peygamber, 313'ü "Resûl" ve 124 binden ziyâdesi de "Nebî"], bunlardan bazılarına da, "Kitap"lar ve "Sahîfe"ler indirmesi, kullarına gönderdiği ni'metlerinin en büyüğüdür. Muhakkak ki Cenâb-ı Hakk'ın kullarına olan ni'metlerinin en büyüğü, "Peygamber"ler ve "Kitap"lar göndererek onlara sırât-ı müstakîmi, doğru yolu, rızâ-i İlâhî'ye ve Cennet'e götüren yolu, ebedî saâdet yolunu göstermesidir. Bütün Peygamberler, hep aynı îmân ve i'tikâd esâslarını bildirmişler, hepsi de insanları ebedî kurtuluşa dâvet etmişlerdir. Bütün Peygamberlerin eğitimdeki hedefleri aynıdır. Bu Peygamberlerden bazılarına gönderilen 104 kitaptaki hedef de, insanların dünyâda huzûr ve sükûn içerisinde yaşamaları, âhirette de ebedî saâdete kavuşmalarıdır. Cenâb-ı Hak, kullarına çok acıdığı için, onların dünyada râhat, huzûr içinde, kardeşçe yaşamaları, âhirette de sonsuz saâdete, bitmez-tükenmez nimetlere kavuşmaları için, yapılması lâzım olan iyilikleri ve sakınılması lâzım olan kötülükleri, Peygamberlerine bildirmiş, bunları bildiren birçok "Kitap" (yüz suhuf ve dört büyük kitap) da göndermiştir. Bu kitaplardan yalnız Kur'ân-ı kerîm bozulmamıştır. İslâm âlimlerinin buyurdukları gibi, bütün üstünlükler, faydalı şeyler, İslâmiyetin içindedir. Eski dînlerin görünür-görünmez bütün iyilikleri İslâmiyette toplanmıştır. Bütün saâdetler, muvaffakiyetler ondadır. Yanılmayan, şaşırmayan akılların kabul edeceği esâslardan ve ahlâktan ibârettir. İslâmiyet, insanların rûhî ve maddî refâhını en mükemmel şekilde te'mîn edecek prensipler getirmiştir. İnsan hak ve vazîfelerini en geniş şekilde düzenlemiştir. İslâmiyet; ilme, fenne, tekniğe, endüstriye, lâyık olduğu üzere ehemmiyet verir. Zirâat, ticâret ve san'atı da kat'i olarak emreder. İnsanların yardımlaşmalarını, birbirlerine hizmet etmelerini ehemmiyetle istemektedir. Kendi idâresi altında bulunan insanların, evlâdın, âilenin ve milletlerin haklarını ve idârelerini öğretmekte; dirilere, geçmişlere, geleceklere karşı birtakım hak ve mes'ûliyetler yüklemektedir. Saâdet-i dâreyni ya'ni dünyâ ve âhiret saâdetini kendinde toplamıştır. Hülâsa olarak söylemek gerekirse, İslâm dîni, ahlâkı ve medeniyeti doğru bir şekilde öğrenilir ve öğretilirse, ona uygun yaşanırsa, bütün fertler, âileler, cemiyetler, hattâ bütün insanlık râhat eder, huzûr ve sükûn içerisinde, emniyet ve âsâyiş üzere yaşarlar. Eğer bütün insanlar, İslâm ahlâkı üzere yaşasalar, dünyâda ne kötülük, ne hîle, ne savaş, ne şiddet, ne de zulüm kalır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.