Dün­ya ve a­hi­ret sa­a­de­ti i­çin...

A -
A +

En son ve en mü­kem­mel din olan mu­kad­des di­ni­miz İs­la­mi­yet­te; il­me, âli­me, ki­ta­ba, oku­ma­ya çok bü­yük önem ve­ril­miş­tir. Mad­di yön­den, ta­rif edi­le­me­ye­cek de­re­ce­de ge­liş­me­le­re sah­ne olan ça­ğı­mız, ne ha­zin­dir ki, in­sa­noğ­lu­nun en bu­na­lım­lı, hu­zur­suz, ruh ve ma­na ba­kı­mın­dan if­las et­ti­ği bir çağ ol­ma özel­li­ği­ni ta­şı­mak­ta­dır. As­rı­mız­da, ak­la, ha­ya­le gel­me­yen suç­lar iş­len­mek­te, in­san­lar ca­na­var­ca bir­bir­le­ri­ni bo­ğaz­la­mak­ta, bir kıs­mı da gü­ya dert­ler­den kur­tul­mak için in­ti­har et­mek­te­dir. Hal­bu­ki in­ti­har ha­ki­kat­te bir kur­tu­luş re­çe­te­si de­ğil­dir. "İN­SAN DE­NEN MEÇ­HUL" Ale­xis Car­rel gi­bi ba­zı bi­lim adam­la­rı, "İn­san De­nen Meç­hul" adıy­la ki­tap yaz­mak su­re­tiy­le in­sa­nı bir mu­am­ma ola­rak gös­te­ri­yor­lar­sa da, in­sa­nı, -te­mel kay­nak­la­rı­mız­da zik­re­di­len sı­fat­la­rıy­la- ta­rif et­mek müm­kün­dür: İn­san, mad­de ve ma­na (ya­ni be­den ve ruh) ol­mak üze­re iki un­sur­dan mey­da­na ge­len, "Al­lah'ın yer­yü­zün­de­ki ha­li­fe­si" kı­lı­nan, a'lâ-yı il­liy­yîn'e çık­ma­ya nam­zed ya­pı­lan, eş­ref-i mah­lu­kat ola­rak, ah­sen-i tak­vim üze­re ya­ra­tı­lan bir var­lık­tır. Fa­kat nef­si­nin esi­ri ol­du­ğu za­man, es­fel-i sâ­fi­lîn'e yu­var­lan­ma­ya, hay­van­lar­dan aşa­ğı bir de­re­ke­ye düş­me­ye mah­kum bir ya­ra­tık­tır. Ne me­lek­ler gi­bi sırf nu­ra­ni bir var­lık, ne de hay­van­lar gi­bi sa­de­ce bir mad­di var­lık­tır. İn­san, me­lek­ler­den üs­tün se­vi­ye­ye çı­ka­bi­len, ken­di­si­ne, muh­taç ol­du­ğu bü­tün ni'met­ler ih­san edi­len, ahi­ret­te bun­lar­dan he­sa­ba çe­ki­le­cek olan, bel­li bir ya­ra­tı­lış ga­ye­siy­le bu dün­ya­ya gön­de­ri­len, ya­ni Al­la­hü te­ala­yı ta­nı­mak ve iba­det et­mek­le mü­kel­lef bir kul­dur. Bu açık­la­ma­la­ra bağ­lı ola­rak de­ni­le­bi­lir ki: İn­san­la­rın içi­ne düş­tük­le­ri buh­ran­la­rın, bu­na­lım­la­rın en önem­li se­be­bi, in­sa­nın ruh ve mad­de den­ge­si­ni ku­ra­ma­ma­sı, ul­vi ya­ra­tı­lış ga­ye­si­ni unut­ma­sı, fıt­rat-ı se­li­me­si­ne uy­gun ha­re­ket ede­me­me­si­dir. Ya­ni akl-ı se­li­min icap­la­rı­na gö­re ha­re­ket et­me­yip, nef­si­nin, süf­li duy­gu­la­rı­nın esi­ri ol­ma­sı, ke­ma­le gö­tü­ren yol­lar­dan ay­rıl­ma­sı­dır. Bu­gün mil­li ve ma­ne­vi de­ğer­ler­den mah­rum, ma­zi­si­ne, ta­ri­hi­ne, kül­tü­rel de­ğer­le­ri­ne ya­ban­cı olan genç­ler ara­sın­da iç­ki, ku­mar ve uyuş­tu­ru­cu alış­kan­lı­ğı bir sal­gın ve mo­da ha­li­ne gel­miş­tir. Bu il­let­ler, mil­le­ti­mi­zin yük­sel­me­si­ni ve mem­le­ke­ti­mi­zin iler­le­me­si­ni is­te­me­yen düş­man güç­le­rin yay­ma­ya ça­lış­tık­la­rı anar­şi ve te­rör­den da­ha teh­li­ke­li bir has­ta­lık­tır. Bu has­ta­lık­lar, yet­ki­li­le­rin ifa­de­le­riy­le, genç­le­ri ah­lak­sız­lık, if­fet­siz­lik, fuh­şun bü­tün ne­vi­le­ri, te­rör, si­lah ve uyuş­tu­ru­cu ka­çak­çı­lı­ğı gi­bi kö­tü­lük­le­re de it­mek­te­dir... Bir ba­ba­nın ve­ya an­ne­nin ev­la­dı­na olan şef­kat ve mer­ha­me­tin­den da­ha çok kul­la­rı­na mer­ha­met eden Yü­ce Rab­bi­miz, in­san­la­rı çir­kin­lik­ler­den, bo­zuk­luk­lar­dan, kö­tü­lük­ler­den, sa­pık­lık­lar­dan, zul­met­ten, kü­für­den, da­la­let­ten, ka­ran­lık­lar­dan, ah­lak­sız­lık­lar­dan kur­tar­mak için, on­la­ra "din" gön­der­miş­tir. Umu­mi bir ta­rif yap­mak ge­re­kir­se "İs­lam di­ni", Al­la­hü te­ala­nın, Ceb­ra­il is­min­de­ki me­lek va­sı­ta­sı ile Sev­gi­li Pey­gam­be­ri Mu­ham­med aley­his­se­la­ma gön­der­di­ği, in­san­la­rın, dün­ya­da ve ahi­ret­te ra­hat ve mes'ud ol­ma­la­rı­nı sağ­la­yan usul ve ka­ide­ler­dir. İs­lam âlim­le­ri­nin bu­yur­duk­la­rı gi­bi, bü­tün üs­tün­lük­ler, fay­da­lı şey­ler, İs­la­mi­ye­tin için­de­dir. Es­ki se­ma­vi din­le­rin gö­rü­nür-gö­rün­mez bü­tün iyi­lik­le­ri, bü­tün gü­zel­lik­le­ri İs­la­mi­ye­tin için­de top­lan­mış­tır. Bü­tün saa­det­ler, mu­vaf­fa­kı­yet­ler on­da­dır. Ya­nıl­ma­yan, şa­şır­ma­yan akıl­la­rın ka­bul ede­ce­ği esas­lar­dan ve ah­lâk­tan iba­ret­tir. HAK VE ME­SU­Lİ­YET­LER... İs­la­mi­yet, in­san­la­rın hem ru­hi, hem de mad­di re­fa­hı­nı en mü­kem­mel şe­kil­de te'min ede­cek pren­sip­ler ge­tir­miş­tir. İn­san hak ve va­zi­fe­le­ri­ni en ge­niş şe­kil­de dü­zen­le­miş­tir. İn­san­la­rın yar­dım­laş­ma­la­rı­nı, bir­bir­le­ri­ne hiz­met et­me­le­ri­ni ehem­mi­yet­le is­te­mek­de­dir. Ken­di ida­re­si al­tın­da bu­lu­nan in­san­la­rın, ev­la­dın, ai­le­nin ve mil­let­le­rin hak­la­rı­nı ve ida­re­le­ri­ni öğ­ret­mek­te; di­ri­le­re, geç­miş­le­re, ge­le­cek­le­re kar­şı bir­ta­kım hak ve mes'uli­yet­ler yük­le­mek­te­dir. "Sea­det-i da­reyn" ya'ni dün­ya ve ahi­ret sa­ade­ti İs­la­mi­yet­te top­lan­mış­tır. Ne­ti­ce ola­rak söy­le­mek ge­re­kir­se, İs­lam di­ni, ah­la­kı ve me­de­ni­ye­ti doğ­ru bir şe­kil­de öğ­re­ni­lir ve öğ­re­ti­lir­se, ona uy­gun ya­şa­nır­sa, bü­tün fert­ler, ai­le­ler, ce­mi­yet­ler, hat­ta tüm in­san­lık ra­hat eder, hu­zur ve sü­kun içe­ri­sin­de, em­ni­yet ve asa­yiş üze­re ya­şar­lar.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.