Biz, hemen hemen her sene mayıs ayında, Fâtih Sultân Mehmed Hân'la ilgili makâleler yazar, konuşmalar yaparız. Neden? Çünkü, II. Murâd Hân'ın oğlu, II. Bâyezid Hân'ın da babası ve Osmanlı padişahlarının yedincisi olan Fâtih Sultân Mehmed Hân, 1431'de Edirne'de doğup bu ayın başında [3 Mayıs 1481'de] Gebze'de vefât etmiştir. Naaşının İstanbul'a getirilmesi 22 Mayıs'ta, İstanbul'u fethi ise 29 Mayıs'ta olmuştur. Bu bakımdan mayıs ayına, "Fetih ve Fâtih Ayı" dense lâyıktır. Çünkü bir çağın kapanıp diğer bir çağın açılışına başlangıç kabûl edilen ve dünyâ târihinde çok önemli bir hâdise olan "İstanbul'un Fethi" de bu ayda gerçekleşmiştir... Bildiğiniz gibi, 2 İmparatorluk, 4 Krallık, 6 Prenslik ve 5 de Dükalık olmak üzere, toplam 17 devlet fetheden Fâtih Sultân Mehmed Hân, büyük bir askerî dehâya sâhip ve târihin en büyük hükümdârlarındandır. Daha 21-22 yaşında iken, İstanbul'u alarak, Bizans İmparatorluğu'na son veren bu büyük hükümdâr, bu fetihten sonra Arnavutluk'u, Bosna ve Hersek'i de almış, Yunanistan'ın fethini tamamlamış ve Balkanları, idâresi altında birleştirmiş, Trabzon-Rum Pontus Devleti'ne de son vermiştir... 1481 senesinde 300.000 kişilik çok kudretli ve büyük ordusuyla yeni bir zafer yolunda iken, maalesef zehirlenmiş, yukarıda belirttiğimiz gibi 3 Mayıs 1481 günü Gebze'de vefât etmiştir. Onun vefâtı ile Hristiyânlık dünyâsı bayram yapıp kiliselerinde 3 gün çan çalmışlardır. Cenâzesi İstanbul'a getirilip 22 Mayıs 1481 günü, Fâtih Câmii bahçesindeki kabrine tevdî edilmiştir. ÜSTÜN VASIFLARI VARDIR... Fâtih'in hayâtı, Garp'ta ve Şark'ta asırlar boyu, her cephesiyle incelenmiş, hakkında nice kitaplar yazılmıştır. Tetkîk edildikçe derinleşen, derinleştikçe deryâlaşan bu cihângîrin sayılamıyacak kadar çok üstün vasıfları vardır. O, çok mükemmel yetişmiş bir hükümdârdır. Arapça, Farsça, Lâtince, Sırpça ve Yunanca'yı çok iyi bilen, Avrupa ilim ve tekniğini de en üst seviyede takip eden Fâtih Sultan Mehmed Hân, çeşitli ilimleri öğrenmek için devrin en mütehassıs âlimlerini kendisine hoca ta'yîn ederdi. Bunlar her gün muayyen sâatte gelip kendisine ders okuturlardı. Hocazâde, Molla Gürânî, Molla İlyâs, Sirâceddîn Halebî, Molla Abdülkâdir, Hasan Samsûnî, Molla Hayreddîn gibi büyük âlimler ona hocalık yapmışlardır. Askerlik, târih, coğrafya, matematik ve ast-ronomi ilimlerine karşı husûsî bir merâkı olan sultân, bilhâssa kelâm ve matematikte devrinin otoritelerindendi. Edebiyâta da merâkı çoktu; hattâ "Avnî" mahlasıyla şiirler de yazmıştır. Kumandânlığı ile diplomatlığı dâimâ berâber yürütürdü. Askerî ve siyâsî sâhada eşsiz bir dehâ idi. Ne istediğini ve ne yapabileceğini bilen, o işleri başarabilmek için gerekli tedbîrleri, yorulmak bilmeyen bir azim ve sabırla hâzırlayan bir insandı. Bütün seferlerini, bir plâna göre yaptığından nereye gideceğini, nerede duracağını bilerek hareket ederdi. Hangi devlet üzerine sefer düzenleyecekse, o devletin iç ve dış münâsebetlerini, zaaflarını, kuvvetini, diğer devletlerle olan münâsebetlerini en ince noktasına kadar tetkîk eder ve sefere, hasmının en zayıf ve kendisinin en kuvvetli zamânında çıkardı. DİSİPLİNE DİKKAT EDERDİ Ordunun disiplinine çok dikkat ederdi. Yapacağı seferlerden en yakınlarını bile haberdâr etmez ve bunların gizli kalmasına çok dikkat ederdi. "Sırrıma sakalımın bir tek telinin vâkıf olduğunu bilsem, onu yolar, atarım" sözü meşhûrdur. Haliç'te, Kasımpaşa'dan başlayarak boş fıçılar üzerine kalaslar bağlatıp Kasımpaşa-Ayvansaray arasında 5.5 metre eninde köprü teşkîl ettirmesi, onun askerî ve teknik zekâsının mahsûlüdür. Donanmayı, Beşiktaş'tan Haliç'e indiren teknik zekâ da Fâtih'e mahsûstur. Topçuluğa gerekli ehemmiyeti veren ilk padişâhtır. Fâtih'ten önce top, bütün dünyâda, daha çok sesi ile düşmânı ürkütmek için kullanılırdı. Büyük kaleleri yerle bir edebileceği ve meydân muhârebelerinde rol oynayacağı hiç düşünülmemişti. Fâtih, bütün bunları akıl ederek, o târihe kadar görülmeyen sayı ve çapta top yapılmasına yönelmiştir. Topların balistik ve mukâvemet hesaplarını da bizzât kendisi yapmıştır. [Yarın da inşâallah bir nebze İstanbul'un fethi hâdisesinden bahsedelim.]