Yeryüzünün, Peygamberlerden sonra, bir benzerini görmediği ve kıyâmete kadar da göremeyeceği, insanların en yükseği olan Eshâb-ı kirâmın en büyükleri maalesef şehîd edilmişlerdir. Sahâbe-i kirâm için, Allahü teâlâ buyuruyor ki: "Siz, insanlar[ın iyiliği] için, ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz [ümmetlerin en hayırlısı olmak üzere yaratıldınız.] İyiliği, doğruluğu emreder; kötülükten, fenâlıktan meneder ve Allah'a inanırsınız ..." (Âl-i İmrân sûresi, 110) Gerçi şehâdet, şehîdler için çok büyük bir saâdettir; bazı sahâbe-i güzîn, diğer yüksekliklerin yanında şehîdlik mertebesine de kavuşmuşlardır. Ama onları şehîd edenler için de çok büyük bir bedbahtlık, pek büyük bir felâkettir. Bilindiği gibi, başta Peygamber Efendimizin amcası Hazret-i Hamza, halîfeleri Hazret-i Ömer, Hazret-i Osmân, Hazret-i Alî, torunları Hazret-i Hasan ve Hazret-i Hüseyin olmak üzere, birçok İslâm büyüğü şehîd edilmişlerdir. [Bilindiği üzere Hazret-i Ebûbekir ve Hazret-i Ömer, Peygamberimizin kayınpederleri; Hazret-i Osmân ve Hazret-i Alî de dâmâdları olmakla şereflenmişlerdir (radıyallahü teâlâ anhüm).] Sevgili Peygamberimizin amcazâdesi, dâmâdı, ilk Müslümânlardan, halîfelerinden Hazret-i Alî efendimiz, 24 Ocak 661 (17 Ramazân 40) târihinde, mübârek bir cuma günü sabâh namazı vaktinde, Kûfe Câmii'nde, bedbaht bir Hâricî tarafından şehîd edilmiştir. Hazret-i Alî bin Ebî Tâlib (radıyallahü anh), 599 senesinde (yanî hicretten 23 yıl önce) Mekke'de doğmuş [bu konuda başka rivâyetler de var], beş yaşından itibâren Peygamber Efendimiz'in yanında yaşamış ve on yaşındayken Müslümân olmakla şereflenmiştir. O, çocuklardan Müslümân olanların birincisi, genel olarak Müslümân olanların ise üçüncüsüdür. Künyesi "Ebü'l-Hasen" ve "Ebû Türâb"dır. Puta tapmadığı için "Kerremallahü Vecheh", Allahü teâlâ'nın takdîrine râzî olduğu için "Murtazâ", kahramân ve cesûr olmasından, dönüp dönüp düşmâna saldırmasından dolayı "Kerrâr", Allahü teâlânın arslanı mânâsına da "Esedullâhi'l-Gâlib" ve "Haydar" lakablarıyla anıldı. Hakkında birkaç âyet-i kerîme nâzil olup, pek çok hadîs-i şerîfle medhedildi. Ehl-i Sünnet'in göz bebeği, evliyânın reîsi, kerâmetler hazînesidir. Adâlet, ilim, cömertlik, merhamet ve diğer yüksek fazîletleri kendisinde toplamıştır. Peygamber Efendimiz, onun hakkında, cömertlerin sultânı manâsına "Sultânü'l-eshıyâ" buyurmuşlardır. Bilindiği gibi Hazret-i Alî (radıyallahü anh), Resûlullah Efendimizin amcası Ebû Tâlib'in oğlu ve sevgili dâmâdı, "Ehl-i Beyt"in ve "Oniki İmâm"ın birincisi, Hulefâ-i râşidîn'in, İslâm halîfelerinin ve Cennet'le müjdelenen 10 kişinin dördüncüsü, evliyânın en büyüklerinden, hattâ vilâyet yolunun reîsidir. Hazret-i Alî Efendimiz, "Ehl-i Beyt"in ["Âl-i Resûl"ün ve "Âl-i Abâ"nın] birincisidir dedik. Allahü teâlâ, Kur'ân-ı kerîmde "Ehl-i Beyt" hakkında meâlen buyurdu ki: "... Allahü teâlâ, sizlerden ricsi, yanî kusûr ve kirleri gidermek istiyor ve sizi tâm bir tahâret ile temizlemek irâde ediyor." (Ahzâb sûresi, 33) "EHL-İ BEYT" KİMLERDİR?.. Peki "EHL-İ BEYT" kimlerdir? Eshâb-ı kirâm da, "Yâ Resûlallah! Ehl-i Beyt kimlerdir?" diye Sevgili Peygamberimize sordular: O esnâda, Peygamber Efendimizin yanına Hazret-i Alî (radıyallahü anh) geldi. Peygamberimiz, onu mübârek paltosu altına aldı. Daha sonra Hazret-i Fâtıma, Hazret-i Hasan ve Hazret-i Hüseyin (radıyallahü anhüm) geldiler. Her birini bir tarafına alarak; "İşte bunlar, benim Ehl-i Beyt'imdir" buyurdular. Bu yüksek kimselere "Âl-i Abâ" ve "Âl-i Resûl" de denir. Kitaplarda, "Ehl-i Beyt" hakkında şu tarifleri de görüyoruz: "Ehl-i Beyt": 1- Peygamberimiz Muhammed aleyhisselâmın bütün âile fertleri. 2- Peygamberimizin mübârek hanımları, muazzez kızı Hazret-i Fâtıma ile mübârek damadı Hazret-i Ali ve bunların evlâtları olan Hazret-i Hasan ve Hazret-i Hüseyin, onların çocukları ve kıyâmete kadar gelecek torunlarının hepsi. 3- Hattâ Peygamberimizin temiz soyunun bağlı olduğu Hâşimoğullarına da "Ehl-i Beyt" denir. Eshâb-ı kirâmdan Selmân-ı Fârisî (radıyallahü anh) de "Ehl-i Beyt"ten sayılmıştır. Hazret-i Alî Efendimiz, "Oniki İmâm"ın da birincisidir. Oniki İmâm da, şu mübârek zâtlardır: 1- Hazret-i Alî bin Ebî Tâlib, 2- Hazret-i Hasan, 3- Hazret-i Hüseyin [radıyallahü anhüm], 4- İmâm Zeyne'l-âbidîn, 5- İmâm Muhammed Bâkır, 6- İmâm Ca'fer-i Sâdık, 7- İmâm Mûsâ Kâzım, 8- İmâm Alî Rızâ, 9- İmâm Muhammed Cevâd Takî, 10- İmâm Alî Nakî, 11- İmâm Hasan Askerî Zekî, 12- İmâm Muhammed Mehdî [rahmetullahi aleyhim]'dir...