"Hazret-i Peygamberi Anma ve Peygamberlere Saygı Haftası" münâsebetiyle -6-

A -
A +

Dünkü makalemizde, Resûlullah Efendimizin fazîletlerini, üstünlüklerini bildiren yüzlerce kitap yazıldığını bildirmiş, O'nun fazîletlerinden üç tanesini nakletmiştik. Bugün birkaç madde daha ilâve edeceğiz. Ancak önce şunu ifâde edelim ki: Daha önceki makalelerimizde de üzerinde durduğumuz gibi, maalesef bazı Avrupa ülkelerinin gazetelerinde, Sevgili Peygamberimizin şânına yakışmayan karikatürler neşredildi. Aslında bazı Avrupalılar, sadece "Sevgili Peygamberimiz"e hakâret etmekle kalmadılar. Karikatürlerin tamâmı incelendiğinde görüleceği gibi, Peygamberimiz'e hakâretten başka, Kelime-i Tevhîd, Kur'ân-ı Kerîm, İslâm harfleri, sakal, sarık, tesettür ve Türk bayrağını temsil eden Ay-Yıldız gibi diğer değerlerimize de hakâret etmişlerdir. Bilindiği gibi, sevgi kalpte olur, bir gönül işidir; bugünkü medenî dünyâda, Hıristiyanlar, Müslümanları sevsinler diyecek hâlimiz yoktur. Ancak onlar bizi sevmeseler de, düşmanlık, sözlü veya yazılı hakâret yapma hakkına da sâhip değildirler. Zâten günümüzde insan haklarıyla ilgili bütün belgelerde, insanların dînlerine ve dînce mukaddes saydıkları değerlerine hakâret etmek yasaklanmıştır. Bu vesîleyle ifâde edelim ki, bir Müslüman, Hazret-i Mûsâ aleyhisselâma veya Hazret-i Îsâ aleyhisselâma hakâret edemez. Peygamberlerden herhangi birini, özellikle son Peygamber Muhammed aleyhisselâmı tahkîr etmenin hükmü, kesinlikle küfürdür; yani böyle yapan bir kişi kâfir olur. Söz buraya gelmişken, şunu önemle belirtelim ki, biz, başka dînlerin mensûplarının mukaddes saydıkları değerlerine, hiçbir zaman hakâret etmiyoruz. Onlar da bizim mukaddesâtımıza dil uzatmamalıdırlar; medenîlik, insanlık, insan haklarına saygı, günümüzün hukûkî normları da bunu gerektirmektedir. Müslümanların veya başka bir dînin kutsal saydığı şeyleri tahkîr etmenin, mukaddes değerlerine hakâret edilmesinin; basın hürriyeti, fikir ve ifâde hürriyeti gibi telakkî edilmesi mümkün değildir. Hakâret; basın ve düşünce özgürlüğüyle bağdaşamaz. Bu davranış, insan haklarını da ihlâldir. Yine, meşhûr "Kopenhag kriterleri"ne de uymaz. İşte bu sebeple, Türkiye, Orta Doğu ve bütün İslâm âleminde, ayrıca dünyanın her tarafında, Müslümanların yaşadıkları (Avrupa ve Amerika gibi) yerlerde yoğun protestolar yapılmıştır. Peki, "Âlemlere rahmet" olarak gönderilen, nice üstünlüklerin timsâli olan Sevgili Peygamberimiz, son zamanlarda, Bazı Avrupa ülkelerindeki birtakım kişilerin, gazetelerinde yayınladıkları karikatürlerde, niçin teröristlere, şeytânlara ve daha başka mahlûklara benzetilmiştir? Hemen şunu belirtelim ki, bilindiği gibi, ressâm ve karikatüristler, resim ve karikatürlerinde kağıtlara kendi rûh hâllerini, psikolojik durumlarını yansıtırlar. Şüphe yok ki, söz konusu karikatürlerin, birtakım merkezlerce, plânlı olarak ve Müslümanları tahrîk maksadıyla, provokasyon için yapılmış olabileceği ihtimâli çok kuvvetlidir. İnsanları O'ndan soğutmak, uzaklaştırmak istediler. Burada, şunu da net bir şekilde ifâde edelim ki: Sevgili Peygamberimiz bir ayna mesâbesindedir; aynaya bakan kişi, orada başkasını değil, kendisini görür. Yine Resûlullah Efendimiz bir güneş gibidir; onun altında duran kimse de, yerde, güneşin gölgesini değil, kendi gölgesini görür. Bu vesîleyle, bugün, Resûlullah Efendimizin üstünlüklerine dâir birkaç madde daha yazalım: 1- Sevgili Peygamberimiz, âlemlere rahmet olarak gönderilmiştir. O'nun rahmeti, faydası, bütün varlıklara yayılmıştır. Mü'minlere faydası meydândadır. Ona îman etmeyenlere ise, O'nun âlemlere rahmet olması sebebiyle, bu dünyâda azâb yapılmadı; cezâları öteki âleme, âhirete tehîr olundu. Halbuki başka Peygamberlerin zamanlarındaki kâfirlere, dünyâda çeşitli azâblar yapılır, yok edilirlerdi. 2-Muhammed aleyhisselâm mâsum idi. Bilerek ve bilmeyerek, Peygamberliği bildirilmeden evvel ve sonra, büyük ve küçük, hiçbir günâh işlememiştir. Çirkin hiçbir hareketi görülmemiştir. Onun her sözü, her işi doğrudur. 3- İnsanlar ve melekler içinde, en çok ilim O'na verildi. 4- Her ictihâdı, Allahü teâlâ tarafından doğrulanmıştır. 5- Aklı, bütün insanların akıllarından daha çoktur. 6- İnsanlarda bulunabilecek bütün iyi huyların hepsi O'na ihsân olundu. 7- Üstünlüklerinin en üstünü, "Habîbullah" olmasıdır. Allahü teâlâ, O'nu kendisine sevgili, dost yapmıştır. O'nu herkesten, her melekten daha çok sevmiştir. 8- Allahü teâlâ, Muhammed aleyhisselâma, râzı oluncaya kadar istediğini vereceğini "Duhâ" sûresinde bildirmiştir: "Rabbin, Sana, râzı oluncaya kadar, [Sen, yeter deyinceye kadar] her dilediğini verecek" meâlindeki bu âyet-i kerime, Allahü teâlânın, Peygamberine bütün ilimleri, bütün üstünlükleri, ahkâm-ı İslâmiyyeyi, düşmânlarına karşı yardım ve galebeyi, ümmetine fetihler ve zaferleri, kıyâmette her türlü şefâat ve tecellîleri ihsân edeceğini vaat etmektedir. 9- Allahü teâlâ, bütün Peygamberlere, "Muhammed aleyhisselâm sizin zamanınızda Peygamber olursa, ümmetlerinize, ona îmân etmelerini de emrediniz" diye emir buyurdu. Evet, "Kutlu Doğum" haftası münâsebetiyle, son 6 makalemizde Peygamberlerden ve Sevgili Peygamberimizden birazcık bahsetmiş olduk. Bundan sonra ise, daha önce başladığımız "Hulefâ-i Râşidîn" konusuna devâm etmek istiyoruz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.