"Hırka-i şerîf" ziyâretleri münâsebetiyle

A -
A +

Güzel İstanbul'umuzun Fâtih-Atikali semtinde bulunan ve Sultan Abdülmecîd Han tarafından 1850'de yaptırılan "Hırka-i Şerîf Câmii"nde mevcut Sevgili Peygamberimizin "Hırka-i Şerîf"i, her sene mübârek ramazân ayının ilk cuma gününde ziyârete açılmakta ve ziyâretler ramazan ayı boyunca devâm etmektedir. Ziyâret edenlerin de gördükleri gibi, "Câmi"in plânı, mübârek "Hırka-i Şerîf"in ziyâretine ve muhâfazasına uygun olarak yapılmıştır. Peygamberimizin Hırka-i şerîfinin yanında ayrıca sakal-ı şerîfi, Veysel Karanî'nin de deve yününden örülmüş birer başlık ve kemeri bulunmaktadır. Şimdi bu vesîleyle, burada bir hususu daha belirtmekte fayda görüyorum: Sultan Abdülmecîd Han, "Mescid-i Nebî"'nin eski şeklini, İstanbul'da "Hırka-i Şerîf Câmii"nde bulundurmak için emir buyurmuş; bunun için, hicrî 1267 senesinde, Mühendis Mektebi hocalarından Binbaşı Ressâm Hacı İzzet Efendi Medîne'ye gönderilmiştir. İzzet Efendi, "Mescid-i Nebevî"nin her yerini ölçerek, elli üç defâ küçültülmüş bir modelini yapıp İstanbul'a göndermiştir. Sultan Abdülmecîd Han'ın yaptırdığı "Hırka-i Şerîf Câmii"ne konmuştur. Bu "Hırka-i Şerîf" ve Topkapı Sarayı'nda "Mukaddes Emânetler" arasında bulunan "Hırka-i Saâdet", Osmanlı dönemi boyunca, ramazân-ı şerîfin 15. günü, başta pâdişâh olmak üzere devlet ileri gelenlerince ziyâret edilirdi. "Kim bir şeyi severse..." Bu ön bilgilerden sonra ifâde edelim ki, bir hadis-i şerif var: "Kim bir şeyi severse, onun zikrini çok yapar (onu çok yâd eder, anar; ondan çok bahseder)." Bir kimse bir şeyi severse, onunla ilgili her şeyi de sever. Meselâ Hazret-i Mevlânâ'ya, bir kişi, "Şam'da, Hocanı gördüm; iyiydi" demiş; bu söz, hilâf-ı hakikat, gerçek dışı bir söz olmasına rağmen, o kişi hocasından bahsetti diye, hocasına olan sevgi ve saygısından dolayı, üzerindeki hırkasını ona hediye etmiştir. Emîr Hüsrev Dehlevî, Hocası Hâce Nizâmeddîn Evliyâ hazretlerinin, bir çift eski ayakkabısını, kervandaki malların tamamını vererek satın almıştır. Sevgili Peygamberimizi çok sevmek lâzım Kâinât, yüzü suyu hürmetine yaratılan, Allahü teâlânın habîbi, mahbûbu olan, âlemlere rahmet olarak gönderilen Sevgili Peygamberimizi, Eshâb-ı kirâm başta olmak üzere, bütün Müslümanlar çok sevmişler; onun uğruna mallarını, canlarını, çoluk-çocuklarını fedâ etmişlerdir. Zâten saâdetlerin başı onu tanımak, sevmek, ona îmân etmek, tâbi ve teslîm olmaktır. Felâketlerin başı ise onu inkâr etmektir. Sevgili Peygamberimiz: "Herhangi biriniz, beni ana-babasından, evlâdından ve bütün insanlardan daha çok sevmedikçe, kâmil mü'min olamaz" buyurmuşlardır. Hulefâ-i râşidînin ve Aşere-i mübeşşerenin ikincisi olan Hz. Ömer (radıyallahü anh), hacer-i evsedi öpmüş ve onu öperken de: "Ey taş! Biliyorum ki, sen fayda ve zarar vermeyen bir taşsın; ama Resûlullah Efendimiz seni öperken gördüğüm için, ben de seni öpüyorum" demiştir. Hz. Hâlid bin Velid (radıyallahü anh), sarığının içerisinde taşıdığı bir tutam sakal-ı şerîfi, girdiği 100 kadar muhârebenin tamâmında kazandığı muvaffakıyetin sebebi olarak saymıştır... Biraz uzunca olan bu mukaddimeden sonra şimdi gelelim "Hırka-i şerîf"e: Peygamber Efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) sağlığında, büyük velî Üveys-i Karnî (Veysel Karânî) hazretlerine verilmesini vasiyet ettiği mübârek hırkasıdır. Peygamberimizin vefâtı yaklaşınca, "hırka"nızı kime verelim? dediler. "Üveys-i Karnî'ye verin. Alıp giysin ümmetime de duâ etsin" buyurdu. Hazret-i Ömer ve Hazret-i Ali, "Hırka-i Şerîf"i Veysel Karânî'ye verdiler. "Hırka-i Şerîf"i hürmetle, saygıyla alıp öptü, kokladı, yüzüne gözüne sürdü. Secdeye kapanıp; "Yâ Rabbî! Sevgili Peygamberimiz, ben âciz kuluna Hazret-i Ömer ve Hazret-i Ali ile 'Hırka-i Şerîf'lerini göndermiş" diyerek günâhkâr Müslümanların affı için duâ etti. Birçok günâhkâr Müslümanın affolduğu bildirilince, "Hırka-i Şerîf"i hürmetle giydi. Yanından hiç ayırmadı!.. Veysel Karânî, kendisine hediye edilen "Hırka-i Şerîf"i savaşta dahi yanından ayırmayıp canı gibi muhâfaza ederdi. Veysel Karânî''nin vefâtından sonra titizlikle muhâfaza edilen "Hırka-i Şerîf", Van civârında İrisân Beylerine kadar gelmiş ve bunlardan Şükrullah Efendi 1618 (H.1027) senesinde Osmanlı Sultanı İkinci Osman Han'a getirip hediye etmiştir. Sultan Abdülmecîd Han'a intikâl ettiğinde de, bu "Hırka-i Şerîf" için, Fâtih civârında "Hırka-i Şerîf Câmii"ni yaptırmıştır. Üzerinde âyet-i kerîmeler yazılı altın işlemeli bir örtü içinde olan "Hırka-i Şerîf", her sene Ramazân-ı şerîf ayında camekân içinde olarak, Şükrullah Efendinin torunları tarafından halka ziyâret ettirilmektedir. Tekrâr edelim ki bu "Hırka-i Şerîf", Topkapı Sarayındaki "Hırka-i Saâdet"ten başkadır. İnşâallah ondan da başka bir makalemizde bahsedelim.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.