İlme kıymet vermek; medenî yaşamak için bir mecburiyettir

A -
A +

Bizim kültürümüzde, ilim ve ilim sahipleri çok övülmüş, cehâlet ise kötülenmiş olmasına rağmen; ilim bir maksat değil, bir vâsıta sayılmıştır. İlim, insana Rabbini tanıtan ve onu kulluğa sevk eden bir merhale kabûl edilmiştir. İlmin, amele (ya'nî fiiliyâta, işe) dönüşmesi hâlinde kıymetli olduğu, böyle olmayan bilgilerin insanlığı cehâlete götürdüğü bildirilmiştir. Hattâ bu ikinci kısma "faydasız ilim" denilmiştir. İlim, insanı önce kendini bilmeye, sonra da Rabbini bilmeye götürmektedir. İlmi arttıkça tevâzuu artmayan, amelleri ve ahlâkı olgunlaşmayan, kibir ve gurûra kapılanlara, aslında hakîkî âlim denmez. "Peygamberler târihi" içerisinde son Peygamber olan Hazret-i Muhammed'in (aleyhisselâm), 150 bin güzîde sahâbî, mübârek insan, "hayırlı ümmet" meydâna getirmesi, onların da 40-50 sene gibi çok kısa zaman zarfında gâyet mahdût imkânlarla, Endülüs'ten [İspanya'dan] Çin'e kadar olan geniş coğrafî bölgeleri fethedip oralara ilim-irfân, ahlâk-fazîlet, adâlet-hakkâniyet, medeniyet-insan hakları, nûr ve hidâyet götürmeleri, dünyâda bir eşi-benzeri görülmemiş bir hâdisedir; bu dönemde yapılan fetihler ve elde edilen zaferler ciddiyetle incelenmesi gereken bir konudur. İSLÂM ÂLİMLERİNİN HİZMETLERİ İslâmiyetin doğuşundan i'tibâren onsekizinci yüzyıla gelinceye kadar, çeşitli İslâm memleketlerinde yetişen âlimlerin bir ibâdet vecdi içinde geceli-gündüzlü yaptıkları çalışmalar, dünyâyı her bakımdan aydınlatmış, yeni yeni ilmî keşifler ve teknik buluşlar insanlığa hediye edilmiştir. Asırlar boyunca, şehirler i'mâr edilmiş, yollar açılmış; câmiler, medreseler, hastahâneler, çeşmeler, üniversiteler, hânlar, hamâmlar, çeşitli vakıf eserleriyle beldeler i'mâr edilmiş, güzelleştirilmiştir. Böylece insanların hayât seviyeleri yükseltilmiştir. Ayrıca bir hakîkati daha ifâde edelim ki, Müslümânların matematik, astronomi, kimya, tıb, botanik, coğrafya... gibi ilim dallarında gösterdikleri mahâret ve buluşları, Avrupa rönesansının ve bugünkü dünyâ ilim ve tekniğinin temeli olmuştur. Müslümân âlimlerin, göz ameliyâtından çiçek aşısına, matematik kâidelerinden astronomi hesaplarına, kan deverânından eczâcılığa kadar her sâhada ulaştıkları yüksek seviye, İslâm medeniyetini süsleyen kıymetli mücevherler gibidir. Edebiyât, mi'mârî, tezhîp, hat, çinicilik, hattâtlık, oymacılık, kakmacılık... gibi sâhalarda ortaya konulan mümtâz eserler, bugün de bütün dünyânın hayrânlık ve takdîrlerini toplamaktadır... Burada, şunu belirtelim ki, ilme kıymet vermek; medenî yaşamak için bir mecbûriyettir. İnsan, ömür sürdüğü müddetçe, dünyâda ihtiyaçlarını temîn etmek, tehlikelerden korunmak, râhat ve huzûr içinde yaşayabilmek, ma'nen ve mâddeten yükselebilmek için her şeyden önce bilmek, tanımak ve anlamak zorunda olduğunu hissetmiştir. Çünkü insan, bilmediğinin yalnız câhili değil, aynı zamanda esîri, âcizi ve düşmânıdır. HULEFÂ-İ RÂŞİDÎN, EMEVÎLER, ABBÂSÎLER, OSMÂNLILAR Şunu net bir şekilde ifâde edelim ki, bütün İslâm devletleri, mensubu oldukları İslâm dînine ve onun güzel ahlâkına, iyilik, çalışkanlık, adâlet... gibi emirlerine sarıldıkları müddetçe, çağlarının zirvelerine çıkmış ve diğer milletlere örnek ve onlardan daha üstün olmuşlardır. [Şüphesiz ki, bizler için nümûne-i imtisâl yani örnek insan, ideal eğitimci, bundan 14 asır evvel, tek başına teblîgâta başlayarak 23 sene gibi çok kısa bir zaman zarfında, târihin bir benzerini görmediği ve kıyâmete kadar da göremeyeceği 150.000 kâmil insânın meydâna gelmesine vesîle olan, "Asr-ı Saâdet"in başmimârı sevgili Peygamberimizdir.] Peygamber Efendimizin vazîfelerini tam olarak yaptıklarından dolayı, kendilerine "Hulefâ-i Râşidîn=Râşid Halîfeler" denilen "DÖRT HALÎFE DEVRİ" (632-661/H.11-40), bütün târih boyunca İslâmî fazîletlerin yaşandığı "Altın Çağ" olarak kabûl edilir. Bunlardan sonra, kronolojik olarak "Emevîler" ve "Abbâsîler" dönemi gelmektedir. Abbâsîlerden hilâfeti şerefli ecdâdımız Osmânlılar devralmışlar ve sâdece Müslümânlara değil, bütün insanlığa çok büyük hizmetler yapmışlardır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.